| Çok heyecanlandığında çişi varmış gibi yaptığı bir dans vardır, çok komik. | Open Subtitles | هذا طريف، لديه تلك الرقصة التي يقوم بها عندما يكون متحمسا جدا |
| Sadece insanların yaptığı bir dizi seçim. | TED | فهي مجرد مجموعة من الخيارات التي يقوم بها الناس. |
| Sürekli insanların yaptığı ufak, iyi şeyler arıyoruz. | TED | نحن دائما نبحث عن الأشياء الصغيرة الجيدة التي يقوم بها الناس. |
| Ancak biliyorsunuz, size gösterdiğim bütün robotlar küçük, bunun nedeni robotların insanların yaptığı şeyleri yapmaması. | TED | ولكن أنتم تعلمون، جميع الروبوتات التي عرضتها لكم صغيرة، وهذا لأن الروبوتات لا تفعل الأشياء التي يقوم بها الناس. |
| Bu insanların yaptıkları faaliyetler için her yerde ödüllendirildiği bir dünya. | TED | وهو عالم يحوي مكافآت في كل مكان للأعمال التي يقوم بها الناس. |
| İtirafçıların yaptığı değerli katkıları çok iyi biliyorum. | TED | وأنا أعلم المساهمة القيمة التي يقوم بها هؤلاء الواشون |
| Bu ekibin yaptığı şeylerden biri sıradışı şeyler yapan sıradışı arabalar üretmek. | TED | وأحد الأشياء التي يقوم بها هؤلاء الرفاق هو تصميم سيارات مجنونة والتي تقوم بالطبع بأشياء مجنونة. |
| Etkileyici değil mi, insanların yaptığı ve hatırlayacağı şeyler? | TED | إنها مذهلة، الأشياء التي يقوم بها البعض والأشياء التي يتذكرهم الناس بها؟ |
| Gerçek dünyada başarı, ne kadar motive olduğunuza ve akranlarınızın ne yaptığı gibi şeylere bağlıdır. | TED | ويعتمد النجاح في العالم الواقعي على أشياء من بينها مدى استعدادك وكذلك الأمور التي يقوم بها أقرانك. |
| Böylece ekolojistlerin karada yaptığı bazı şeyleri en azından yakın mesafeden yapabileceğiz. | TED | وبمكننا بعد ذلك بالقيام بالاشياء التي يقوم بها علماء البيئة على اليابسة والقيام باقرب المسافات بالجوار. |
| Aslında maymunların insanların yaptığı aynı aptalca şeyleri aynen yaptıklarını görebilir miyiz? | TED | هل بإمكاننا فعليا أن نرى ما إذا كانت القردة تقوم بالضبط بنفس الأشياء الغبية التي يقوم بها البشر؟ |
| Bu sıralar bankaların yaptığı bilgisayar hataları çok çirkin. Sen de fark ettin mi? | Open Subtitles | ولا تطاق الأخطاء الحاسوبية التي يقوم بها البنك ألاحظتِ ذلك؟ |
| Ya çalışanlarınızın yaptığı işler? | Open Subtitles | ماذا عن طبيعة العمل التي يقوم بها موظفاتك؟ |
| Bu arada, siz normal insanların yaptığı, sıkıcı, normal şeyleri yapmaya devam edin. | Open Subtitles | في الوقت الراهن أريدكم ان تحافظوا على الأشياء الكئيبة العادية التي يقوم بها الأشخاص الطبيعيون |
| Her zaman yaptığı saçmalıkları bu sefer bir hâkime yaptığı için. | Open Subtitles | بسبب المهزلة التي يقوم بها دائما ما عدا أمام قاض |
| Dünyaya yaptığı iyiliklerin de onunla birlikte öleceğini. | Open Subtitles | وكلّ أعمال الخير التي يقوم بها لهذا العالم، ستموت معه. |
| Finansal olarak, bu çetenin yaptığı her pisliğe Seni de karıştırdık. Böylece, seni vurmaya kalkarlarsa, | Open Subtitles | سوف ندخلك بكل الاعمال المالية القذرة التي يقوم بها هؤلاء الاشخاص |
| Burada yaptığı önemsiz iş yerine, Fannie gibi yardıma ihtiyacı olanlara yardım etmesini isterdim. | Open Subtitles | تمنيت لو أنهُ يساعد الناس المحتاجين كـ فاني بدلَ هذه التفاهات التي يقوم بها هُنا |
| Programa uygun bir şekilde ilerlememiz için laboratuvarda yaptığı birçok şeyden sadece biri bu. | Open Subtitles | هذا مجرد شيء مِن العديد مِن الأشياء العديدة التي . يقوم بها في المعمل ، ذلك يُبقينا في الموعد المحدد |
| İnsanların yaptığı her türlü şeytani ve ahlâksız şeyi gördüm. | Open Subtitles | , رأيت كل انواع الشر . و الاشياء المفزعة التي يقوم بها الناس |
| Ve bazın insanlar yaptıkları dizaynları marketlerde satıyorlar. | TED | وبالتالي بعض التصميمات التي يقوم بها الناس أنها في الواقع تباع في المتجر. |