| Briç oynayıp, dedikodu yapmak istiyor onlarla. | Open Subtitles | لعبات البريدج و الثرثرة غير الضارة التى تدور فى مثل هذه الأماكن |
| Yok ama her adımbaşı bir dedikodu var. | Open Subtitles | لا، ولكن لدينا الكثير من الثرثرة هنا وهناك |
| Manyakça bir şekilde gevezelik mi edeyim yoksa detayları açıklayacak mısın? | Open Subtitles | هل تلك إشارة لأبدأ الثرثرة بجنون، أو عليّ الإنتظار لسماع التفاصيل؟ |
| Ona, gevezeliği kesip alış verişe gitmesini söyle. | Open Subtitles | أطلب منه التوقف عن الثرثرة والذهاب للتسوق. |
| çene,çene çene. Dediğimi yap sen! | Open Subtitles | الثرثرة ، ثرثرة ، ثرثرة إفعلى ما يقال لك |
| Başlarda alışıldık bir sohbet gibiydi ama sonra bir şeyler değişti. | Open Subtitles | وكانت هذه الثرثرة معتادة للبدء ... ولكن حينها, شيء ما تغيّر |
| Suudi radikal grubunun Kraliyet ailesini hedef aldığına dair dedikodular var. | Open Subtitles | هُناك الكثير من الثرثرة حول إستهداف جماعات سعودية متطرفة للعائلة الملكية |
| zırvalamayı kes de, müzakere koşullarını söyle. | Open Subtitles | أوقف الثرثرة حول أمور لا قيمة لها و أخبرني بشروط التفاوض |
| Görüyorum ki barışla birlikte gelen aylaklık dedikodu ve kötülük üretmiş. | Open Subtitles | في ظل المثالية التي أتت مع السلام, أرى أن الثرثرة ولدت شرا خاصا بها |
| Bir aktör hakkında duyduğun bir dedikodu her zaman doğrudur. | Open Subtitles | الثرثرة التي تسمعها حول ممثل ما تكون دائماً حقيقة |
| Üşütüp öleceğiz. dedikodu çıkacağına öl. | Open Subtitles | أوه، نحن سنمسك بموتنا الموت أفضل من الثرثرة |
| dedikodu ve telefonda seks yapmak istiyordu, | Open Subtitles | يُريدُ الإنسان صفحةَ الثرثرة و الهاتِف الجنسي |
| CD'leri otomatik olarak çalar ve üç farklı şekilde gevezelik programı var. | Open Subtitles | إنهاتضعالأغانيآلياً.. وبها ثلاثة أصناف مميزة من الثرثرة |
| Bu kadar gevezelik yeter. | Open Subtitles | أنا مرعب والآن، كفي من الثرثرة هيا إلي الداخل |
| Etik, moral ve göreceli tarih hakkındaki, tüm bu gevezeliği duymak istemiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أريد أن أسمع كل هذا الثرثرة عن الأخلاق، والقيم والتاريخ المقارن |
| Belki de çene çalmayı bırakıp makine dairesine gitmeliyiz. | Open Subtitles | لذا ربما يجب أن نتوقف عن الثرثرة ونبدأ في إصلاحها يا كابتن |
| Son 36 saate sohbet çizelgeleri alışılmışın dışına çıktı. | Open Subtitles | لـ 36 ساعة الماضية ذهبت الثرثرة من المخططات |
| Gün boyu ortalıkta dolaşan dedikodular var. | Open Subtitles | حياتناأصبحتسيئة شكر لله علي نعمة الثرثرة التي تساعدنا على قضاء النهار |
| Allah aşkına, zırvalamayı kes ve defol! | Open Subtitles | بحق الله توقفوا عن الثرثرة وأخرجوا من هنا! |
| Çok konuşmayı geçen ay öğrendim. | Open Subtitles | إنها الأشهر الأخيرة عندما بدأت أتعلّم الثرثرة |
| Saçmalamayı bırak da şu pis şeyi çıkarmama yardım et. | Open Subtitles | كف عن الثرثرة وساعدني على انتزاع هذا الشيء اللعين |
| geveze, laf ebesi, çenesi düşük iri göğüslü deli kadının teki. | Open Subtitles | كيس من الثرثرة مليئة بالقذارة مخادعة امراة اشبة بالرجال |
| Hesaplarıma göre, bu konuşma bana 27 dolara mal oldu. | Open Subtitles | حسب حساباتي، هذه الثرثرة كلفتني سبعة وعشرون دولاراً |
| Oh evet, yakında bütün dedikoduları duyarsın. | Open Subtitles | حَسناً، سَتَسْمعُين كثيرا من الثرثرة قريباً جدا. الآن، دعينا فقط نمشي - |
| Alt kademe uyuşturucu satıcıları arasındaki bir sürü laklak var. | Open Subtitles | هنالك الكثير من الثرثرة بين رواج المخدرات الصغار |
| İnançların artıları ve eksileri üzerine konuşup kafa ütülemez! | Open Subtitles | و يجلب لي مشايتي بدلاً من الثرثرة حول الايجابيات و السلبيات للأديان المختلفة |