| antiloplar onları çevreleyen aslan bölgeleri olmadan istedikleri yerlere gidebilirler. | Open Subtitles | ،كونهم بدون منطقة تحتويهم فبوسع الثياتل أن تنتقل أينما تحبّ |
| antiloplar mevsimlerle çok uyumludur. | Open Subtitles | الثياتل متلائمة تماماً مع الفصول بحيث يمكنهم سماع العواصف الرّعدية على بُعد ثلاثين ميلاً |
| Aslanların tersine, antiloplar yiyeceğin bulunduğu her yere seyahat edebilirler. | Open Subtitles | على نقيض الأسود، تتحرّك الثياتل بحرّية إلى حيثما يقودهم سعيهم للطعام |
| Yırtıcılar buraya sadece antilop avlamaya gelmezler. | Open Subtitles | ولم يأت المفترسون لمجرّد أكل الثياتل وحسب |
| Ama antilop pes etmiyor. | Open Subtitles | لكن ليست الثياتل بالخصم الضعيف |
| Sayılarından dolayı bir güven var ve antilopların birçoğu kurtuluşu çalıların arkasında bulur. | Open Subtitles | هناك أمان في الكثرة هنا وتنجح أغلب الثياتل بالعبور لأراضي العشب وراء النهر |
| Bir kez otlar çiçek açıp tohum verdiğinde antilopların tercih ettiği sulu yapraklarını kaybeder. | Open Subtitles | بمجرّد أن يكوّن العشب أزهاراً وبذوراً فإنه يفقد الأوراق الخضراء الغضّة التي تفضّلها الثياتل |
| antiloplar neler olacağını biliyor gibi. | Open Subtitles | يبدو أن الثياتل تعرف ما يوشك حدوثه يبدأون بالتوجّه جنوباً |
| Koşullar öylesine iyi ki antiloplar bu bölgeyi bir başka amaç için de kullanıyor. | Open Subtitles | لدرجة أن الثياتل تستخدم هذه السهول أيضاً لغرض آخر مهمّ |
| Bir nedenle antiloplar ürkmüşler. | Open Subtitles | تفرّ الثياتل لسبب |