| Bu bize buz tabakasının zamanla nasıl değiştiğine dair hiçbir ipucu vermiyor. | TED | وهي لا تزودنا بأي مؤشر حول كيفية تغير الصفيحة الجليدية مع الوقت. |
| Onları alıp buz tabakasının üstüne koyuyorsun ve araba aküsü zulasını gömüyorsun. | TED | بحيث تضعون تلك الرادارات على الصفيحة الجليدية وتدفنون مجموعة من بطاريات السيارات. |
| Örneğin Grönland buz tabakasının boyutuna ilişkin her ay 2002'ye dönen gözlemlerimiz var. | TED | على سبيل المثال، لدينا معلومات عن حجم الصفيحة الجليدية لغرينلاند شهرياً منذ 2002 |
| Bir Zodiac bota doluşmuş 12 turisti alıp buzlu sularda gidiyorsunuz ve bir leopar foku gelip dubayı ısırıyor. | TED | فان خرج 12 سائحاً على ظهر مركب ضمن تلك المسطحات الجليدية فان فهود البحر سوف تحيط بهم وتبدأ بقضم تلك العوامات |
| 3.Kutup denilen bu bölgedeki 2.000 buzul Kuzey Kutbu'ndan daha hızlı eriyor. | TED | في القطب الثالث،تذوب 2000 من الأنهار الجليدية بسرعة، أسرع من القطب الشمالي. |
| Sorun şu ki, buzullar bu hızla çekilmeye devam ederse sonunda Grönland'daki tüm buzulların yok olmasına sebep olabilir. | Open Subtitles | المشكلة هي ، اذا استمرّت الكتل الجليدية بالتراجع بهذا المقدار من الممكن أن تؤدي إلى إختفاء جليد جرينلاند كلّيّاً |
| Bir buz örtüsünün okyanusa bu kadar hızlı kütle kaybedeceğini hiç düşünmemiştik. | TED | لم نعتقد أن الصفيحة الجليدية قد تفقد كتلتها نحو المحيط بهذه السرعة |
| Yeterince buz oluştuğunda yavaşça yokuş aşağı kaymaya başlar ve buzula dönüşür. | Open Subtitles | عندما يتراكم جليد كفاية يبدأ شيئاً فشيئاً بالإنزلاق ويتراكم ليكوّن الأنهار الجليدية |
| Bir: Barutun ateşlemesinden dolayı oluşan ısı daha buz kurşunu yerinden çıkmadan eriyor. | Open Subtitles | الأولى، الحرارة الناتجة عن إشعال البارود تذيب الرصاصة الجليدية قبل أن تغادر الماسورة. |
| Bir ayı buz deliklerinden yararlanarak sadece saldıracak kadar yakına gelebilmeyi umut edebilir. | Open Subtitles | الدبّ يأمل أن يقترب منه حتى ينقض عليه عبر استغلال الثقوب الجليدية الذائبة |
| Gece gündüz kayıp yer değiştiren milyonlarca ton buz kütlesi var. | Open Subtitles | هناك ملايين الأطنان من الكتل الجليدية تتحرك بشكل مستمر ليلاً ونهاراً. |
| Gece gündüz kayıp yer değiştiren milyonlarca ağırlığında buz kütleleri var. | Open Subtitles | هناك ملايين الأطنان من الكتل الجليدية تتحرك بشكل مستمر ليلاً ونهاراً. |
| Yani buzulları ve buz tabakalarını incelemek için radar kullanıyorum. | TED | مما يعني أنني أستخدم الرادار لدراسة الأنهار والصفائح الجليدية. |
| Kutup ayıları gibi, bu hayvanlarda buzlu bir çevreye bağımlı. | TED | وكما دببة القطب فهذه الحيوانات تعتمد على البيئة الجليدية |
| Bu buzlu sularda yirmi dakika dayanamayız. | Open Subtitles | لن نستطيع الصمود لمدة 20 دقيقة في هذهِ المياه الجليدية |
| buzul alanlar hiç beklemediğim şekilde hareket ve sesle capacanlı. | TED | الحقول الجليدية عامرة بالحركة و الصوت بطرق لم أتوقعها أبدا. |
| Burası kıtanın iç kesimlerindeki yağmur ormanlarıyla alay edercesine uzanan buzul ve Donmuş göllerin egemen olduğu bir dünya. | Open Subtitles | إنه عالم تهيمن عليه الكتل الجليدية والبحيرات المتجمده. و على نقيض الغابات المطيرة المورقة التي وجدت في داخل القارة. |
| Bu buzullar, yaz boyunca kurak aylarda ürün yetiştirilen toprakların sulanmasına yardım ediyor. | Open Subtitles | هذه الأنهار الجليدية تشكل الجداول الصيفية أثناء الشهور الجافة والتي تستخدم لريّ المحاصيل |
| Doğal çevrede buzulların olması için üç şart gerekiyor: Kar yağışı, soğukluk ve zaman. | TED | في الطبيعة، يحتاج نمو اﻷنهار الجليدية ثلاثة عوامل: تساقط الثلوج، الحرارات المنخفضة، والكثير من الوقت. |
| Donmuş kutup toprağında araştırma yaparak buldukları şey bu bakteri. | TED | و قد وجدوا من خلال بحثهم في الطبقات الجليدية البكتيريا |
| Ve geri gelen yankılar buzun içinde ve altında neler olduğuna dair bilgi bulunduruyor. | TED | فيعود الصدى حاملاً المعلومات حول ما يجري داخل وتحت الصفيحة الجليدية. |
| Ancak şimdilik buzdan kozalarında korunmuş şekilde yatıyorlar. | Open Subtitles | لكن للوقت الراهن، يضطجعون مُصانين داخل شرنقاتهم الجليدية |
| Burası buzullardan dolayı daha soğuk oluyor. | Open Subtitles | عند الأنهار الجليدية يكون دائماً الجو أبرد أتعلمين ؟ |
| Dünyadaki en büyük ve en tehlikeli buzullardan biri olan Beardmore buzulu üzerinde gittik ve geldik. | TED | صعدنا ونزلنا أكبر وأخطر الكتل الجليدية في العالم والتي تسمى بيردمور |
| buzullarımızı korumak için yapılacak savaşı sahiplenmeleri gerekiyor. | TED | يجب أن يقودوا الحرب لحماية الأنهار الجليدية لدينا. |
| Deniz buzu sınırı günde dört kilometre kadar ilerliyor. | Open Subtitles | تتقدم حاّفة البحر الجليدية بمعدّل 3.2 كيلومترٍ في اليوم |