| İyi ve kötü zamanları ayırmakta benim değerlendirme yetim pek keskin değildir, ama bu seferki gerçekten kötü bir zaman. | Open Subtitles | ليس كأن قوة ملاحظتي كانت دقيقة بشكل عملي للتفريق بين الوقت الجيد و الوقت السيئ و لكن في هذا الإحساس |
| iyi ve saf her şey aşk için neden asla klima almak için rahatsız? | Open Subtitles | من أجل الحب الجيد و النقي لماذا لم نحضر تكييف ؟ |
| Ama sonra ben tüm bu fark, size iyi ve kötü, biliyorum, benim kim bana yapar, biliyor musun? | Open Subtitles | لكن بعدها أنتبه لكل هذا تعلمين ، الجيد و السيء يجعلني ما أنا عليه ، تعلمين ؟ |
| Ve bazen iyi ve kötü arasında seçim yapma şansımız yoktur, sadece kötü ve daha kötü vardır. | Open Subtitles | , و أحياناً لا نتمتع بالمتعة للاختيار بين الجيد و السئ فقط بين ما هو سئ و ما هو أسوأ |
| Ama benim iyi ve kötü anılarım, her biri dupduru. | Open Subtitles | و لكن ذاكرتي تحتوي على الجيد و السوء معا و بكل وضوح |
| Noel Baba senin iyi ve nazik kalbini her zaman bulur. | Open Subtitles | بابانويل سيجد دائماً قلبك الجيد و الحنون |
| Bir tanesi hayvanların iyi ve kötü mölemeleri üzerineydi. | Open Subtitles | أحدها كان عن الخوار الجيد و السيئ |
| "seni yaptığımız iyi ve gerekli çalışmadan uzaklaşma fikrini yeniden düşünmeye teşvik etmek isterim." | Open Subtitles | أود أن أشجعكِ على اعادة النظر في ترك "العمل الجيد و الضروري الذي نقوم به |
| Ve durum şu ki, eğer tüm kelimeleri koyabilirsek, iyi ve kötü arasındaki yapay ayırım artık olmazsa, dili gerçekten bir bilim adamı gibi açıklayabiliriz. | TED | الشيء هو , لو إننا نستطيع أن نضع كل الكلمات معا . الاختلافات الجوهرية بين الجيد و السيئ غير متاحة حاليا , نستطيع فعليا أن نصف اللغة مثل العلماء . |
| İyi ve kötü. Ama gergin. | Open Subtitles | . الجيد و السيئ ، لكن حاد |
| Pekâlâ, Coulson. İyi ve kötüyü gördüm. | Open Subtitles | حسنا، (كولسون) لقد رأيت الجيد و السيء |