| Onbir yaşımdayken, köpeğim parvo'dan öldü. | Open Subtitles | عندما كنت في الحادية عشرة مات كلبي بفيروس |
| Ama, Joe... o Onbir yaşında. | Open Subtitles | ... لكن ، جو إنه في الحادية عشرة من عمره |
| Onbir yaşındaydım. | Open Subtitles | كنت فى الحادية عشرة من عمرى |
| Tam 12'ye on kala götürmemi söyledi. Onunla saat kaçta karşılaştınız? | Open Subtitles | قال لي أن أوصلها في الحادية عشرة و خمسون دقيقة بالضبط |
| Dedektif, ölüm vakti yaklaşık olarak akşam sekiz ile on bir arasında gerçekleşmiş. | Open Subtitles | يا محقق بعد الإضاءات بخصوص هذه الجثة تقريبًا من الثامنة إلى الحادية عشرة |
| Babacığım eskiden her sabah, on birde bir kadeh içerdi. | Open Subtitles | لقد كان أبى مُعتاداً على تناول كأس كُل صباح فى الحادية عشرة. |
| Onbir yaşındaydım. | Open Subtitles | كنت فى الحادية عشرة من عمرى |
| Onbir. | Open Subtitles | إنها في الحادية عشرة |
| saat Onbir! | Open Subtitles | إنها الحادية عشرة! |
| Webster'in saat on birde burada olması gerekiyor. | Open Subtitles | لقد أكدت على ويبستر التواجد هنا في تمام الحادية عشرة |
| Ben, on beş, kardeşim Marty on bir yaşındaydı. Başlamak istiyoruz artık. | Open Subtitles | كنت بالخامسة عشرة وأخي مارتي كان في الحادية عشرة |
| ...on birlilere on üçlülere ve düz beşlilere girdi. | Open Subtitles | فوصل لغاية النغمة الحادية عشرة و الثالثة عشرة عند المستوى الخامس |
| Sen daha çok vakit geçirmişsindir. Öldüğünde on bir yaşındaydın. | Open Subtitles | أعتقد أنك عرفته لفترة أطول كنت في الحادية عشرة |
| Cinayet günü evden saat on birde ayrılıp, üçte dönmüş olmalı. | Open Subtitles | خرجت من منزلها في الساعة الحادية عشرة في يوم الجريمة وعادت في الثالثة |
| Bu yıl mühürleri açalı tam on bir yıl olaca- | Open Subtitles | إنّ هذه هي السنة الحادية عشرة التي يتمّ فيها ترميمه منذ آخر مرّة |
| Yarın sabah saat 11'de orada ol, ve bunu konuşalım. | Open Subtitles | كن هناك عند الحادية عشرة من صباح الغد لمناقشة الموضوع |