| aşk ve ölüm gibi gerçek anlamını bulamayacağımız bir çok şey vardır. | Open Subtitles | هناك أشياء عديدة مثل هذا منها الحب و الموت و عملى اليوم |
| Seks, aşk ve Rock'n Roll'un gücünü iyileştirmek adına bir şarkı. | Open Subtitles | أغنية عن القوة الشفائية للجنس و الحب و الروك ان رول |
| Yakışıklı bir pakette aşk ve statü. Kim daha fazlasını umabilir ki? | Open Subtitles | الحب و المركز الإجتماعي في حزمة واحدة جميلة، من بإمكانهِ طلب المزيد؟ |
| Dalai Lama'nın bir cümlesi var... Demişti ki, "sevgi ve merhamet gerekliliktir. | TED | وبعبارة الدلالي لاما كما قال يوماً الحب و التعاطف هما من اساسيات الحياة |
| sevgi ve saygıyı aramak ve dünyadaki yerini bulmaya çalışmak hakkındaki kısım. | TED | الجزء المتعلق بالبحث عن الحب و الإحترام ، و البحث عن مكانك في العالم. |
| Belki de, Aşkta ve savaşta hayatta kalmanın kuralı; dengeyi koruyabilmektir. | Open Subtitles | اعتقد انها فكرة الاساسية للنجاة في الحب و الحرب هي الموازنة |
| aşka ve arkadaşlığa değer olduğumu hissettirdi. | Open Subtitles | لقد جعلني اشعر انني استحق الحب و الصداقة |
| Ve bizi insan kılan şeyler iyi ve kötü, aşk ve acı... | Open Subtitles | و للأشياء التي تجعلنا بشرًا الخير و الشر ، الحب و الوجع |
| Seks, aşk ve Rock'n Roll'un gücünü iyileştirmek adına bir şarkı. | Open Subtitles | أغنية عن القوة الشفائية للجنس و الحب و الروك ان رول |
| Ve bizi insan kılan şeyler iyi ve kötü, aşk ve acı... | Open Subtitles | و للأشياء التي تجعلنا بشرًا الخير و الشر ، الحب و الوجع |
| Ama aşk ve güzellik bir evin içine dolarsa o zaman lambalar dışarı atılır. | Open Subtitles | و لكن عندما يدخل الحب و الجمال إلى المنزل إذن فسحقا للأمثال |
| Söylediklerimin arkasındayım hayatta aslolan şeyler aşk ve gençliktir sonsuz şefkât ve sessiz mutluluk, Axel. | Open Subtitles | ليس ثمة شيء في الحياة سوى الحب و الشباب حنان أزليّ و سعادة هادئة |
| aşk ve kadınlarla ilgili konularda günahın varlığını inkar etmiyorum. | Open Subtitles | في مسائل الحب و النساء لا أؤمن بوجود الإثم |
| Dansında iş, aşk ve bilimden fazlasıyla buldum. | Open Subtitles | في طريقة رقصك وجدت الكثير من الأفكار الحب و العلم. |
| "Deep Blue" adlı bir projede sevgi ve tasarım ile ilgili bir şeyi fark ettim. | TED | لقد اكتشفت شيئاً عن الحب و التصميم بفضل مشروع كان اسمه ديب بلو. |
| sevgi ve dostluktan mahrum kalanlara daima yakınlık mı hissedersiniz? | Open Subtitles | -هل أنت دائمة الانجذاب الى يتامى الحب و الأصدقاء ؟ |
| Oğlumla aramızda nadir bulunan olağanüstü bir sevgi ve güven vardı. | Open Subtitles | لقد كانت بينى و بين إبنى علاقة نادرة و رائعة من الحب و الثقة |
| sevgi ve nefret beslediklerinin kimliklerine. | Open Subtitles | شخصيات ارتبط معها غالباً بعلاقات الحب و الكراهية |
| O kız deli. Ayrıca Aşkta ve savaşta her şey mübahtır. | Open Subtitles | إنها مجنونة كما أنني عادلة في الحب و الحرب |
| Aşkta ve basketbolda her şey mubahtır, değil mi? | Open Subtitles | كل العدل في الحب و كرة السلة , اليس كذلك ؟ |
| aşka ve arkadaşlığa değer olduğumu hissettirdi. | Open Subtitles | لقد جعلني اشعر انني استحق الحب و الصداقة |
| Umudumu yitirdiğimde doğruluk ve sevgi yolunun tarih boyunca daima kazandığını hatırlarım. | Open Subtitles | عندما أيأس أتذكر أنه عبر التاريخ كانت سبيل الحب و السلام دوما المنتصر |
| Efendimin, kadınları memnun etmek ve aşk üzerine çok meşhur yazıları vardır. | Open Subtitles | سيدي كاتب شهير بأمور الحب و كيفية إسعاد النساء |
| Bunun yerine, ilerlemeye bir davet olduğunu anladım, çünkü beraberinde sevgiyi ve dahasına götürecek yolu barındırıyor. | TED | لاحظت أنه بدلاً من ذلك أنه دعوة للمضي قدماً لأنه في الحياة فإن الحب و الطريق لحب هائل |
| Jane, küçük kızımızın sevgiye ve ilgiye ne çok gereksinimi olduğunu anlarsa ölmek umurumda olmaz. | Open Subtitles | إذا كانت تفهم أن طفلتنا بحاجة إلى الحب و التفهم فلا يعنينى أن أموت |