| Kremin işe yaramadığını söyledi. Bütün alerji testleri negatif çıktı. | Open Subtitles | وفقاً له، المرهم لن يداويه كل اختبارات الحساسية أتت سلبية |
| Tamamdır. Bir daha ne alerji ne de hapşuruk var. | Open Subtitles | حسناً , لا مزيد من الحساسية ولا مزيد من العطس |
| Bu Hishhorn bir abide olmasa da, tarihle ilgili olarak çok hassas. | TED | وعلى الرغم من أن متحف الهيرشورن لم يتم اعتباره معلما، فإنه في غاية الحساسية التاريخية. |
| Kadınlar, aşırı tepki gösterdiklerine ve çok hassas ya da mantıksız olduklarına inandırılıyorlar. | TED | فالمرأة اعتادت وتعلمت أن تظل معتقدة أنه دائماً ما نبالغ، أو أنه دائمأً ما نفرط في الحساسية أو أننا غير عقلانيات. |
| Ama işin komiği onlara alerjisi vardı. | Open Subtitles | الغريب فى الأمر أنها كانت تعاني الحساسية |
| Ama aslında kuzenimin düğününü çok hatırlamıyorum, çünkü sadece 6 yaşındaydım, ve avokadolar yüzünden o tuhaf alerjik reaksiyon olmuştu... | Open Subtitles | و لكنني لا أتذكر زفاف قريبي الثاني، لأنني كنت أبلغ من العمر ست سنوات و كانت لدي تلك الحساسية الغريبة |
| Benzer şekilde, yalnızlık da beyinde bir açlık yaratır ve bu ödül sistemimizi nörokimyasal olarak aşırı duyarlı hâle getirir. | TED | وبالمثل، تحدثُ الوحدة الجوع في أدمغتكم حيث تثير الحساسية المفرطة لأعصابنا الكميائية نظام المكافأة لدينا. |
| Şu şey kafamı kurcaladı: Neden polen mevsimi geçtiği halde alerji belirtileri devam ediyordu? | TED | و قد حيّرني لما تستمر أعراض الحساسية بعد مدة طويلة من انتهاء موسم اللقاح؟ |
| Birçoğunuz da herhalde obezite, diabet, kron hastalığı, ülseratif kolit, alerji ve astımı olan biri biliyorsunuzdur. | TED | والعديد منكم يعرف غالبًا شخصًا يعاني من البدانة، السكري، داء كرون أو التهاب القولون القرحي، أمراض الحساسية والربو. |
| Tıpta bu kırışıklığa alerji selamı deriz. | TED | في الطب، نسمي ذلك التجعد بعلامة الحساسية |
| Bunun alerji ve kronik hastalıkları kontrol etme şeklimizi kökünden nasıl değiştireceğini düşünün. | TED | وتخيل كيف يمكن لذلك أن يحدث ثورة في كيفية التعامل مع الحساسية والأمراض المزمنة. |
| Moleküler yapı çözüldü. alerji formülü tamamlandı. | Open Subtitles | تم حل تركيب المثقال الذرى إكتملت معادلة الحساسية |
| Böylece son derece hassas bir kanser dedektörü yaptık. | TED | لذلك قمنا بصنع كاشف سرطان فائق الحساسية. |
| Butan'daki hassas siyasi konulardan birisi Hindistan'dan yollari insa etmek icin ithal edilen ve yollar yapildiktan sonra eve geri gonderilen ucuz Hint isci sinifinin kullanilmasi. | TED | أحد الموضوعات السياسية شديدة الحساسية في بوتان هو استخدام العمالة الهندية الرخيصة التي يستوردونها من الهند لبناء الطرق، ثم يعيدونهم إلى مواطنهم عندما ينتهي بناء الطرق. |
| Turneye hazırlanırken çocuklara kültürel konularda hassas olmalarını hatırlatmam gerekti. | TED | أثناء التحضير للجولة، قمت بتذكير الفريق بأن يراعوا الحساسية الثقافية لمنطقتنا |
| Gel oğlum. El ilanları yaptım. Artık başkasının alerjisi olabilir. | Open Subtitles | أعددت بعض المنشوات يمكن أن يسبب الحساسية للغير الآن |
| Hayır, alerjik reaksiyon değil. Ne diyorum biliyor musun? | Open Subtitles | .كلا هذا الأمر ليس من الحساسية لا أعلم ما هو |
| Bütün bu süreç sıcaklık ve neme duyarlı. | TED | العملية بأكملها شديدة الحساسية للرطوبة ودرجة الحراراة. |
| Ve bir kez daha anlaşılıyor ki ışık tayfı hassasiyeti burada çok önemli. | TED | وتبين أيضاً أن الحساسية الطيفية هامةٌ جداً |
| alerjik değil. alerjiler kalbin durmasına sebep olmaz. | Open Subtitles | ليست حساسية الحساسية لا تسبب توقف القلب هكذا |
| dedim. Yanıtımın biraz kendini beğenmiş tavırlı olduğunu biliyorum, ama burada önemli bir ayrım yatıyor, çünkü ben Duyarlılık eğitimine değil, | TED | الآن، أنا أعلم أنه رد مفخم قليلاً، رَدي عليها، ولكنه تمييز مهم، لأنني لا أعتقد أن ما نحتاج إليه هو تدريب الحساسية. |
| Önce lokal uyuşma, arkasından ışığa karşı aşırı hassasiyet, nerede olduğunu unutma, paranoya, sakinleştiricilere karşı bağışıklık ve hidrofobi,.. | Open Subtitles | أولاً، هناك التخدر الموضعي ثم الحساسية للضوء الاضطراب، جنون الاضطهاد |
| Sakin ol. Fazla alıngan davranıyorsun. | Open Subtitles | هدئ أعصابك أنت فقط شديد الحساسية |
| - Tadı yapışkan değil fakat içinde fındık olabilir.Eğer alerjin varsa alma. | Open Subtitles | حسـنا ولكن هذه خالية من مادة الجلاتين ولكن قد تحتوي على نكهة الفسـتق وان لديك الحساسية |
| Oh, lütfen. Nezakete karşı alerjim var. | Open Subtitles | أوه ، من فضلك ، إننى أعانى من الحساسية للأدب |
| Tamamen hor görme üzerine, ve bu nedenle de hor görme üzerinde oldukça hassasım. | TED | إنه ليس سوى تناقض ولهذا السبب أعتقد أني مفرطة الحساسية تجاه التناقض عاموماً |
| Et görünce midesi kolayca bulanmayan biri tarafından yapılmış. | Open Subtitles | قد تمّ هذا من قبل شخص شديد الحساسية تجاه اللحم |
| Peki bu kişi, her an EpiPen bölgesindeki alerjiyi teşhis edebilecek ikinci bir otopsi daha yapılabileceğini bildiği halde rahat rahat uyuyabilecek mi? | Open Subtitles | لكن هل سيسنح لهذا الشحص بالنوم بسلامة معرفة بأيةِ لحظة ربما تكون هنالك ثقب آخر بعد الوفاة الذي يحدد الحساسية |