| Bu dünyada, kötülüğünüzün, gerçek dünyanın kutsal toprağını baştan başa dolaşmadığı bir yer yok. | Open Subtitles | لايوجد مكان في هذا العالم لم تصل إليه شروركم بما فيها الأرض المقدسة للرسالة الحقة |
| gerçek bir New Yorklu metronun daha hızlı olduğunu bilirdi. | Open Subtitles | النيوركية الحقة تعرف أن قطار الأنفاق أسرع |
| Olay şu ki, gerçek arkadaşlık kafa karıştırıcı bir şey, değil mi? | Open Subtitles | هنا الأمر الصداقةُ الحقة إنها مُربكةٌ أليس كذلك ؟ |
| Hâlâ gerçek bir vatansever olduğunu kanıtlayabilirsin. | Open Subtitles | ما تزال لديك الفرصة لاثبات وطنيتك الحقة كيف؟ |
| Sizi sizden sakladığım bir nedenden dolayı gerçek karakterinizi görmezden gelerek takıma kattım. | Open Subtitles | جلبتك لهذه المهمة تحت مزاعم كاذبة ناكراً طبيعتك الحقة |
| Ne olursa olsun durum, hiçbiriniz kaçamaz gerçek doğa. | Open Subtitles | مهما كانت الظروف لا أحد منكم يستطيع الهرب من طبيعته الحقة |
| gerçek bir şeriat düzeninde bu tür insanların kırbaçlanması gerekir. | Open Subtitles | ...وليّ حكومة تطبق الشريعة الحقة و سترى.. سيُجلد أمثال هؤلاء جلداً |
| Ve gerçek "Ben"in ortaya çıkmasına izin verin. | Open Subtitles | ونسمح بالأنا الحقة ! بإظهار نفسها فالأنا الحقة |
| gerçek beni istemiştin. Hepsi bu. | Open Subtitles | ،أردت معرفة شخصيتي الحقة وتلك هي |
| gerçek mutluluk, ait olma hissinden doğar. | Open Subtitles | السعادة الحقة تنبع من الإنتماء |
| Kendine inan, gerçek sen ortaya çıkacaktır. Teşekkürler. | Open Subtitles | ثقي بنفسك وهويتك الحقة ستندمج - شكراً - |
| Susan'ı misafir ettiğimde gerçek kimliğimi bulmamda bana yardım ettiğini itiraf ettim. | Open Subtitles | حين كانت (سوزان) في ضيافتي اعترفت لها بأنك ساعدتني على اكتشاف هويتي الحقة. |