| Yalanla ilgili kısa bir ders. Biz Gerçek polisler yaparız. | Open Subtitles | درس سريع فى الكدب هو ده اللى بيعمله الظباط الحقيقين |
| Birkaç kişi. Kendi dışında sadece iki tanesi Gerçek savaşçı. | Open Subtitles | بضعة واحدة , وفقط أثنين من المقاتلين الحقيقين بجانب نفسه |
| Kyle'da ise Gerçek ailesine döndü ve hafızası geri geldi. | Open Subtitles | لكايل أن يجتمع بوالديهِ الحقيقين و أن تعود ذاكرتهُ إليهِ |
| Sanırım bana Gerçek anne babamın kimler olduklarını söyleyecek kadar büyüdüm. | Open Subtitles | أعتقد أني كبيرة بما يكفي كي تخبرني من هم والدي الحقيقين |
| Bazı zamanlar kamp bile yapardık Gerçek askerler gibi sefertasından yerdik. | Open Subtitles | وأحياناً كنا نخيم معاً ونتناول طعامنا بطريقة فوضوية مثل الجنود الحقيقين |
| Hani şu özel ses yorumunu Whitney Houston'ın Gerçek korumasının yaptığı. | Open Subtitles | مع تعليق صوتي خاص من احد الحارس الخاصيين الحقيقين بويتني هيوستن |
| Gerçek insanlara daha çok yaklaştıkça, onları daha çok incittiğimi fark ettim. | Open Subtitles | كلما اقرب ذلك الجانب مني الى الناس الحقيقين كلما اذيت اناس اكثر |
| Çözüm bu çünkü Gerçek insanları beslemek için yeterli kaynak yok. | Open Subtitles | لأنه الحل، لأننا لن نستطيع بعدها إطعام السكان من البشر الحقيقين |
| Çünkü kan bağı olsun ya da olmasın Gerçek kardeşler bunu yapar. | Open Subtitles | ذلك هو مايفعله الاخوة الحقيقين سواء كانوا يملكون نفس الدم ام لا |
| Bunlar Gerçek bir yetişkinle bir çocuğu birbirinden ayıran şeyler. | Open Subtitles | تلك هي الأمور التي تميز الكبار الحقيقين من الرجال الطفوليين |
| Coleridge, kendisi gibi Gerçek filozofların, evreni koltuklarında otururken bile düşündüğünü hissediyordu. | TED | أدرك كوليردج أن الفلاسفة الحقيقين مثله تأملوا الكون من مقاعدهم الخاصة |
| Ancak karmaşık altmetnin yakın bir kavrayışı olmadan bile Picasso'nun eseri, şiddetin Gerçek kurbanlarının acı verici bir hatırası olarak duruyor. | TED | لكن حتى من دون الفهم المُحكم لمعناها الضمني المُعقد، يظل عمل بيكاسو تذكيراً قاسياً بضحايا العنف الحقيقين. |
| Bütün Gerçek Amerikalılar, çarpışmaya katılmayı sever. | Open Subtitles | جميع الأمريكيين الحقيقين يحبون لهيب المعركة |
| Kartpostal işinden değil, Gerçek şiirden bahsediyorum. | Open Subtitles | انا لا أتحدث عن بطاقات أعياد الميلاد ولكن الشعراء الحقيقين |
| Neden siz turistler geldiğiniz yere dönüp bobsled'i Gerçek erkeklere bırakmıyorsunuz? | Open Subtitles | لم لا تقومون بالسياحة ومن ثم تعودون من حيث أتيتم واتركوا التزلج للرجال الحقيقين |
| Bu demektir ki Gerçek ailen dışarlarda bir yerlerde. | Open Subtitles | لا تقلق لابد ان والديك الحقيقين في مكان ما |
| Ama burada duran adam Gerçek sorunları olan Gerçek insanların hakkını sessizce savunuyor. | Open Subtitles | لكن يقوم هذا الرجل هنا بالدفاع بهدوء عن حقوق الأشخاص الحقيقين الذين يملكون مشاكلاً حقيقية |
| Evet, onu çok seven iki kişi tarafından büyütüldü, evet ama bir noktada, Gerçek ailesinin kim olduğunu öğrenmek istedi. | Open Subtitles | اجل لكن عند نقطةٍ ما احتاجت لمعرفة من كان والديها الحقيقين. |
| Konsey üyesi Omoc kendisinin yalnızca birkaç Gerçek dostu olduğunun farkındaydı. | Open Subtitles | عضو المجلس أوماك كان مدرك جيدا أن لديه عدد قليل من الأصدقاء الحقيقين |
| Ben o ağaç evde oturacak Gerçek kızları yaptım. | Open Subtitles | لقد انجبت اطفالنا الحقيقين الموجودين بالبيت الشجره |