| Benim acıya bile hakkım olmadığını düşünenlerin olduğunu da biliyorum, ama sadece kalıcı cezalı bir hayata. | TED | أعلم بأنه يوجد البعض ممن يعتقدون أنه ليس لي الحق بأن أتألم، ولكن فقط إلى حياة من التكفير الدائم عن الذنب. |
| Ben onun kardeşiyim. Bilmek benim hakkım. - Ne diyorsun sen? | Open Subtitles | أنا أخوه ولي الحق بأن اعلم عن ماذا تتحدث؟ |
| Tutuklusun... sessiz kalma hakkına sahipsin ve böyle de yapmanı öneririm. | Open Subtitles | أنت رهن الإعتقال لك الحق بأن تبقى صامتآ وأقترح أن تفعل ذلك |
| Bana göre herkesin diğerleri gibi burada yemek yemeye hakkı vardır. | Open Subtitles | حسناً، حسبما أراه كل رجلٍ لديه الحق بأن يأكل مثل الأخر |
| Kimsenin hakkı olmadığını söyleme hakkın var sanıyorsun. | Open Subtitles | تعتقد أن لك الحق بأن تحرم الآخرين من حقوقهم |
| Ona kızım deme hakkını onu burada benimle bıraktığında kaybettin! | Open Subtitles | فقدتي كل الحق بأن تناديها بابنتك عندما تركتيها هنا معي |
| Olan her şeyden beni sorumlu tutuyor ve beni affetmemekte gayet haklı. | Open Subtitles | إنها تلومني على كل ماحصل و لديها كل الحق بأن لا تسامحنى |
| Yani, eğer birisi benim kabileme saldırıra, onun kabilesinden herhangi bir kişiye saldırma hakkım doğar. | Open Subtitles | اذا اعتدى احد على فرد من افراد قبيلتى يكون لى الحق بأن أعتدى على اى فرد من افراد قبيلته |
| Uğruna elimi feda ettiğim ülkemi, biraz gezip görmeye hakkım var, değil mi? | Open Subtitles | لدي الحق بأن أرى بعض الشيء في الدولة التي خسرت من أجلها يدي، اليس كذلك؟ |
| Haneme tecavüz ettin, seni vurmaya hakkım var demektir. | Open Subtitles | أنت مقتحمٌ منزلي. لذا لدي الحق بأن أطلق عليك |
| O kadınlar beni yargılıyor ve en az onlar kadar orada bulunma hakkım var. | Open Subtitles | هذه النساء ينظرون إلي بشكل خاطئ ولدي الحق بأن أنتسب بقدرهم تماماً |
| Burası artık benim ve istediğime hizmet vermemek benim hakkım. | Open Subtitles | هذا مطعمي الأن ولدي الحق بأن أرفض خدمة أي شخص كان |
| Bayan Marchetti, kayda geçsin diye söylüyorum isterseniz bir avukat tutma hakkına sahip olduğunuzu biliyor musunuz? | Open Subtitles | فقط للشهادة العلنية ، أنت مدركة أن لك الحق بأن يكون لكِ محامي ، اذا رغبتِ بذلك |
| Sessiz kalma hakkına sahipsin. Sorgulaman sırasında yanında avukat bulundurma hakkına sahipsin. | Open Subtitles | لديك الحق بأن تبقى صامتاً ولديكالحقبتعيينمحاميأثناءالاستجواب.. |
| Beyefendi, sessiz kalma hakkına sahipsiniz. Söylediğiniz her şey mahkemede aleyhinize delil olarak kullanılacaktır. | Open Subtitles | سيدى، لديك الحق بأن تبقى صامتاً أى شئ ستقوله سيستخدم ضدك فى المكحمة |
| Her çocuğun aile yanında büyümeye hakkı vardır dersek çocukların kendilerini çarçabuk toparladıklarını görürüz. | TED | كل طفل لديه الحق بأن تكون له عائلة، يستحق و يحتاج عائلة، و الأطفال مرنون بشكل مثير للدهشة. |
| Ne için takdirname aldığını bilmeye hakkı var. | Open Subtitles | لا بأس ,المحقق لدية الحق بأن يعرف لماذا ُأثني علية |
| Ama bu araba bizim değil ki. Ayrıca böyle davranmaya da hakkın yok. | Open Subtitles | إننا حتى لا نلك السيارة و ليس لديكي الحق بأن تفعلي ذلك |
| - Tutuklusun. Sessiz kalma hakkın var. | Open Subtitles | أنت رهن الاعتقال لديك الحق بأن تبقى صامتا |
| Bu kadar güzel görünmeye hakkın yok. | Open Subtitles | كيف تجرئين؟ انتي لا تملكين الحق بأن تكوني جميلة لهذه الدرجة ليس عدلآ |
| DNA'mı o katil goril ile karıştırma hakkını nereden buldun? | Open Subtitles | ما الذي أعطاك الحق بأن تخلط جيناتي بجينات غوريلا قاتلة؟ |
| Ama bu onlara sana yukarıdan bakma hakkını vermez. | Open Subtitles | لكن هذا لا يعطيهم الحق بأن ينظروا اليك نظرة شائنة |
| Herkesle düşüp kalkması ona tecavüz etmeni haklı çıkarmaz! | Open Subtitles | فقط لأنها كانت مشوشة فهذا لا يعطيك الحق بأن تغتصبها |