| Davada beni rahatsız eden bir şey var, tam olarak bilemiyorum, ama o berber dükkanına tekrar dönmek isterdim. | Open Subtitles | هناك شيء يُزعجُني بشأن هذه الحالةِ. أنا لا أَستطيعُ وَضْع إصبعُي عليه، لَكنِّي أَحبُّ العَودة إلى ذلك دكانِ الحلاق. |
| ...küçük Yahudi berber ve onun kötü ikizi. Diktatör Hynkel ...yani Hitler. | Open Subtitles | الحلاق اليهودي البسيط الطيب وشبيهه الشرير الدكتاتور هينكيل الذي يرمز لهتلر بالطبع |
| Bildiğim çok güzel bir berber var, beraber oraya akarız diyordum. | Open Subtitles | كنت أفكر بأنه يمكننا الذهاب إلى هذا الحلاق العظيم الذي أعرفه |
| Eğer aynı berbere gidiyorlarsa ya da aynı gün doğmuşlarsa, | Open Subtitles | إن ذهبا إلى ذات الحلاق أو حظيا بذات يوم الميلاد، |
| Baltimore'dan geçerken arkadaşımız Hair'i aldılar, berberi olmadan gelmeyi reddetti. | Open Subtitles | وهيتتأرجحمن خلالبالتيمور وأمسك لدينا الأصدقاء، الشعر، الذيرفضتأتي دون الحلاق له |
| Bu kadına satış yaparken onun nazik ve makul berberin olduğunu düşün. | Open Subtitles | عندما تبيع لتلك المراة تخيل انها ذلك الحلاق المسؤول |
| Geri çekil berber! Koltuktakini istiyorum. | Open Subtitles | تراجع أيها الحلاق أريد الرجل الجالس فوق المقعد |
| Küçük Yahudi berber onun yerini alıyor. | Open Subtitles | الحلاق اليهودىّ الصغير الذى يستولى على مكانه. |
| Dediğim gibi, baş berber oydu. | Open Subtitles | ولكنني لم أتذمر أبدا. وكما قلت، لقد كان هو الحلاق الرئيس. |
| Benim zamanımda bir berber bütün gün FUBU gömleği giyip, etrafta fermuarı açık dolaşan birinden fazlasıydı. | Open Subtitles | ما لا تعرفه ، ان الحلاق في ايامنا كان اكثر من مجرد حلاق نجلس هنا مع ملابسنا القديمة ونعلق على كل شيء |
| Bize komşu berber, kendi parseli için 10 gün önce 600 dolar ödedi. | Open Subtitles | دفع الحلاق بجوارنا 600 ثمن أرضه قبل 10 أيام |
| Katliamdan önceki gün berber dükkanının önünde çekildi. | Open Subtitles | هو أُخِذَ في جبهةِ دكانِ الحلاق اليوم سابق المذبحة. |
| Ama berber dükkanının mafyaya ait olduğunu bilmiyordun. | Open Subtitles | لَكنَّك ما كَانَ عِنْدَكَ فكرةُ التي دكانُ الحلاق كَانَ مقدمة للغوغاءِ. |
| Musevi berber , Serseri (Tramp) karakteri ...sessiz sinemaya ait bir figürdür. | Open Subtitles | الحلاق اليهودي، شخصية المتشرد هي بالطبع شخصيات من السينما الصامتة |
| Sana Gelince berber Kimlerle Sürttüğün Çok Açık | Open Subtitles | و أما بالنسبة لك , أيها الحلاق , فلقد اتضح كل شيء فيما يتعلق برفقتك التي تحافظ عليها |
| Changing hands Bu biraları al ve yolun altındaki berbere götür. | Open Subtitles | تمويه بالأيدى خذ كؤؤس البيرة هذه عبر الشارع الى الحلاق |
| Elbiselerim uygun değil. berbere gidiyordum. | Open Subtitles | لست مرتدياً الملابس المناسبة لقد كنت ذاهباً إلى الحلاق |
| berbere ustura, kanun adamına silah lazımdır. | Open Subtitles | الحلاق بحاجة لهذا أنت رجل قانون و تحتاج إلى مسدس، أنا مقامر |
| berberde yer ayarla, tıraş olacağım. | Open Subtitles | جهز الأمور لي عند الحلاق في الأسفل حالاً |
| Kafamda 2 tel saç var, berbere gittim. Makasla 2 şık şık. | Open Subtitles | لم يبقى لدي الكثير من الشعر, لكني حين اذهب إلى الحلاق فإنه يحرك مقصه مرتين |
| Her berberde iki üç tane vardır. | Open Subtitles | تستطيع أن تجد اثنان أو ثلاثة فى صالون الحلاق يقومون بالعمل |
| Peki, şimdi berberle değil de kız arkadaşınla konuşuyormuş gibi yap. | Open Subtitles | حسناً تظاهر أنك تتحدث لصديقتك وليس الحلاق |
| Saçımı kibarca tarayan bir berberim vardı. | Open Subtitles | لدي ذلك الحلاق الذي كان يمشك شعري بلطف |
| Bunu bir berberden öğrenmişsin. | Open Subtitles | تعلمتَ تلك العبارة من عند الحلاق. |
| Umarim berberdeki çocuklar onu fazla hırpalamamıştır . | Open Subtitles | أتمنى أن الرجال عند الحلاق لم يآذوه كثيرا |
| Herhalde berberlerin hoşlandığı garip bir seks oyunu bu. | Open Subtitles | من يدرى ربما هى عاده جنسيه غريبه يتمتع بها الحلاق |
| Sizi götüreceğim ve berberinden çıkarken onu alacağım. | Open Subtitles | -سأستوقفه وهو خارج من الحلاق جيد وانا سانهيه |