| Peşinde Helikopter, polisler, köpekler var ama yine de kaçtı. | Open Subtitles | الحوامة تطارده, الكلاب, الشرطة, ولكنه هرب |
| Helikopter sayesinde ekip kurtlara onları rahatsız etmeden yaklaşabiliyor. | Open Subtitles | تُمكّن الحوامة الفريق تعقب قطيع الذئاب دون مضايقتهم |
| Hovercraft, doğudaki 48'inci caddeye gidiyor. | Open Subtitles | الحوامة تتوجّه شرقا الآن على الشارع الثامن والأربعون. |
| Balinaların tek kurtuluş umudu Prudhoe Bay'den yola çıkmış olan hava yastıklı mavna. | Open Subtitles | الأمل الحقيقي الوحيد بالنجاة لتلك الحيتان هو الحوامة الآتية من خليج برودو |
| Bu devasa motorlar mavnanın hemen altında büyük bir hava yastığı oluşturuyor. | Open Subtitles | هذه المحركات العملاقة تشكل وسادة من الهواء هنا تحت الحوامة |
| helikopterin hiç bir tehdit oluşturmayacağını söyliyen... ve peşine düşmemizi önemsiz bulan analizciler mi? | Open Subtitles | و أن سرقة الحوامة لا تشكل أي تهديد و لا تستحق العناء لستعادتها؟ |
| Mavnayı ayarladık şimdi sadece Ulusal Muhafızların iş birliği gerekiyor. | Open Subtitles | تمكنا من تأمين الحوامة لكسر الجليد نحتاج الآن الى تعاون الحرس الوطني |
| Hoverkraft'la ilgili bir sorun varmış. | Open Subtitles | يبدو أنّ ثمّة مشكل صغير في الحوامة |
| - Helikopterden trafik raporu vermiyorsun. | Open Subtitles | ـ فانت لست في الحوامة تعطي نشرة السير ـ هل صرخت؟ |
| Helikopterdeki yardımcı hekime göre, konuşmasını etkileyen bir kafa travması geçirmiş. | Open Subtitles | طبقا لتقرير المسعف في الحوامة قبل مجيئه فهو يعاني من صدمة عصبية برأسه من جرَاء الحادث أثّرت بدورها على قدرته على الكلام مؤقتاً |
| Kimse Helikopter duymamış ve görmemiş. | Open Subtitles | لم يرى أو يسمع أحدهم صوت الحوامة |
| Helikopter böceği 20 santimetreyi bulan kanat açıklığıyla dünyadaki en büyük kızböceğidir. | Open Subtitles | (ذبابة ديمسل الحوامة), الأكبر في العالم, بقطر جناح يصل إلى 20 سنتيمتر. |
| - Helikopter üstüne indi. | Open Subtitles | -لا أستطيع، الحوامة وقعت عليها |
| - Helikopter üstüne indi. | Open Subtitles | -لا أستطيع، الحوامة وقعت عليها |
| Hovercraft yaklaşıyor | Open Subtitles | نحن في مطاردة ساخنة مع الحوامة. |
| Sarı Hovercraft, 200 metre ileride. | Open Subtitles | الحوامة الصفراء، مئتيمترمباشرةللأمام. |
| Bir keresinde bütün bir yaz para biriktirip bu adamın arkadaşlarımla birlikte bir halının üzerinde uçmamı sağlayacağını söylediği Hovercraft'ı almıştım. | Open Subtitles | لقد أنفقت كل مصروف الصيف لأجل الحوامة التي قال " لاري " الضاحك أنه سيأخذني بها مع أصدقائي |
| Hokey pisti büyüklüğündeki mavna buzu aşağı itip kırmak için tonlarca basınçlı hava kullanıyor. | Open Subtitles | بحجم ملعب للهواكي تستخدم الحوامة الهواء المضغوظ لدفع الجليد وتفتيته بهدف تكسيره |
| İlk hedefimiz mavnanın teslimatıydı ancak bu savaşı kaybettiğimiz ortada. | Open Subtitles | هدفنا الاساسي كان ايصال الحوامة ومن الواضح الان اننا خسرنا هذه المعركة |
| helikopterin dışındaki hava kamerasını kontrol etmek için bilgisayar ve kumanda kolu gerekli. | Open Subtitles | يتطلب حاسوباً ومقبضاً للتحكم بآلة التصوير الجوية المثبتة على خارج هذه الحوامة |
| Bu kahrolası Mavnayı ancak 6 metre kımıldattığımızdan bahsetmedin. | Open Subtitles | لا حظت انك لم تخبره اننا لم نحرك الحوامة اللعينة اكثر من 6 أمتار |
| Gary, Hoverkraft ile ilgilenmen gerekiyor. | Open Subtitles | (غاري)، أحتاجك عند الحوامة فوراً |
| Helikopterdeki yardımcı hekime göre, konuşmasını etkileyen bir kafa travması geçirmiş. | Open Subtitles | طبقا لتقرير المسعف في الحوامة قبل مجيئه فهو يعاني من صدمة عصبية برأسه من جرَاء الحادث أثّرت بدورها على قدرته على الكلام مؤقتاً |
| Onlar hovertank testini gözlemlemek için bir ekip gönderiyorlar. | Open Subtitles | سوف يرسلون مندوبا ليشاهد اختبار الدبابة الحوامة غدا |