| Hinduizm'deki ölüm ve Öbür Dünya konularında benim kılavuzum. | Open Subtitles | و هو مُرشدي في فكرة الموت و الحياة الأخرى في الهندوسية |
| Şu an tek önemsediğim tek şey Öbür Dünya'da olma ihtimalimin tamamıyla sikip atılmış olması. | Open Subtitles | ومايهمنيحاليًاحول هذا أنّيكنت.. تمامًا بعيد عن الحياة الأخرى. |
| Bu diğer yaşam olarak, onu ücretsizdir ve Sen mutluyuz. | Open Subtitles | في الحياة الأخرى ، كنت حرة منه و كنت سعيدة |
| Sürdürmüş olduğum diğer hayatı. | Open Subtitles | الحياة الأخرى التي كنت أعيشها. |
| Öteki tarafta görüşürüz. Bu dünyada olmazsa artık öbür dünyada. | Open Subtitles | لقاؤنا في الجانب الآخر، لو ليس على هذه الأرض، فليكن في الحياة الأخرى |
| Görevim ölü ruhların Öbür dünyaya gitmesine yardım etmekti. | Open Subtitles | كان واجبي مساعدة الأرواح لتجد طريقها في الحياة الأخرى |
| Öteki tarafta, iş bulma derdi yok. | Open Subtitles | في الحياة الأخرى لن تحمل هم العثور على عمل |
| diğer hayatta, seninle olduğum kadar popüler değilim gibi görünüyor. | Open Subtitles | يبدو أنّي لستُ شعبيًّا في الحياة الأخرى كمثل شعبيّتي إليك. |
| Bizim dostluğumuz bu hayatta bir defa kurulur ve sonraki hayatta da aynısı kurulacaktır. | Open Subtitles | صداقتنا خلقت في هذه الحياة و ستكون في الحياة الأخرى |
| Öbür Dünya'ya gidebilirdin. | Open Subtitles | كنتِ سترحلين إلى الحياة الأخرى. |
| Şöyle, ölümüne atlamadan hemen önce Ballı Hardal dedi ki Öbür Dünya bir saçmalık ve tanrılar da canavar. | Open Subtitles | حسنًا، قبل أن أراه يموت... خردل العسل قال أن الحياة الأخرى هي هراء وأن الآلهة هم وحوش. |
| Öbür Dünya için fazlasıyla altının olacak! | Open Subtitles | سوف تحصل ما يكفي من الذهب في الحياة الأخرى! |
| Tek yaptığım Öbür Dünya'da neler olduğu sormaktı. | Open Subtitles | في الحياة الأخرى. |
| Bu grupta klasik müzik, diğer yaşam tarzı gruplarına göre daha çok duyulur. | TED | الموسيقى الكلاسيكية تُسمع كثيرا في جروب نمط الحياة هذا عن جروبات نمط الحياة الأخرى |
| Aslında birçok bilim adamı, diğer yaşam formlarıyla iletişime geçilmesinin pek iyi sonlanmayacağını düşünüyor. | Open Subtitles | أتعرف، العديد من العلماء يعتقدون أن إقامة إتصال أول مع أشكال الحياة الأخرى لن ينتهي بشكل جيد لصالحنا |
| Bir kısmı, diğer yaşam formlarıyla arasındaki günlük çekişme içinde hayatını kaybetti. | Open Subtitles | أغلبها مات في الصراع اليومي مع أشكال الحياة الأخرى. |
| Ve benim inandığım öbür dünyada öyle insanlara kara haberler ulaştıran hayaletler falan yok. | Open Subtitles | وفي الحياة الأخرى لا أؤمن بوجود أشباح تتجول بالجوار لتنشر أخباراً سيئة للأحياء |
| Öldür de öbür dünyada karşılaştığınızda bu yaptığın yüzünden karın sana sırtını dönsün. | Open Subtitles | ولتجعل فعلتك هذه زوجتك تبتعد عنك حينما تلقاك في الحياة الأخرى |
| Belki hayatın bedenini terk ederken avunabilirsin ve Öbür dünyaya giderken kendin olabilirsin. | Open Subtitles | ربما يمكنك أن ترتاحي بينما روحكِ تغادر جسدكِ ويمكنكِ أن تقولي لنفسكِ بينما تعبرين إلى الحياة الأخرى |
| Öbür dünyaya ulaşmak için yarışınız. | Open Subtitles | سباقكم للوصول إلى الحياة الأخرى. |
| O hâlde Öteki tarafta huzur içinde olacağım. | Open Subtitles | إذاً سأجد السكينة في الحياة الأخرى |
| diğer hayatta bulduğun şey sana burada yardımcı olabilir. | Open Subtitles | أيما وجدته في تلك الحياة الأخرى ستمكنها مساعدتك في حالتك هذه |
| O diğer hayatta babamla ben anlaşıyorduk, değil mi? | Open Subtitles | كنا متفقين في تلك الحياة الأخرى أنا وأبي، أليس كذلك؟ |
| "Hogman, bir sonraki hayatta sen ve ben evleneceğiz" dedi. Aynen böyle dedi. | Open Subtitles | قالت لي، (هوجمان) في الحياة الأخرى أنا وأنت سوف نتزوج، هذا ما قالته |