| Sizce bu getto fikri iyi bir fikir miydi? Bir çeşit kendi kendini idare gibiydi, öyle mi? | Open Subtitles | هل تعتقد فكرة انشاء الحي اليهودي فكرة صائبة؟ |
| getto silahlarla yok edilebilirdi. | Open Subtitles | النقل الى تريبلينكا كان بالامكان سحق الحي اليهودي بالاسلحة |
| Sadece tifüsün gettoya kapatılamayacak ve insanları bir afet gibi yok edecek kadar tehlikeli bir hastalık olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | كل ما أعلمه أن التيفوئيد مرض خطير ويحصد الناس مثل الطاعون ولا يمكن منعه من الانتشار خارج الحي اليهودي |
| Ama gettoya tıkılan onca insanı düşünsenize. | Open Subtitles | ولكن تخيل كمية كبيرة من الناس محشورة في الحي اليهودي |
| Gettoyu açlıktan kırmak gibi bir karar verilmiş değildi. | Open Subtitles | لم يتخذ اي قرار واضح بتجويع الحي اليهودي |
| Olmadı ama eğer tifüs salgını patlak verseydi gettoda engellenmesi çok zordu. | Open Subtitles | لو اندلع وباء التيفوئيد وهذا لم يحدث لما كان ليقف عند حدود الحي اليهودي |
| Gettonun havasından iyiydi. GERTRUDE SCHNEIDER VE ANNESİ ~NEW YORK~ GETTODAN KURTULDULAR | Open Subtitles | ليس مثل هواء الحي اليهودي نيويورك غيرترود شنايدر ووالدتها متحف مستوطنة لوهايم |
| Varoşlardan gelmedir ama çok tatlıdır Pamuk. | Open Subtitles | وهي من الحي اليهودي ولكن كل هي لينة حقيقية، باموك. |
| Bizi Yahudi mahallesine götürdü. | Open Subtitles | لقد أخذنا إلى الحي اليهودي |
| Ve sen ve kızların da getto banyosunu alabilirsiniz. | Open Subtitles | وبعدها انت وفتياتك تستطيعون الذهاب الى حمام الحي اليهودي |
| getto'yu boşalttılar, artık orada kimse kalmadı. | Open Subtitles | أفرغوا الحي اليهودي. لا يوجد أحد باقى. |
| Telefon defteri Tom, getto dövüşçülerinin sonuncusu. | Open Subtitles | " دليل الهاتف يا " توم آخر المحاربين في الحي اليهودي |
| gettoya giden bu gizli yolu sadece onlar bildiğinden hayatımız bu iki lağım işçisinin merhametine kalmıştı, diyor. | Open Subtitles | وكنا تحت رحمة عاملين المجاري لانهم فقط من كان يعرف شبكة مجاري الحي اليهودي |
| Biz Komisyon'da gettoya erzak tedariki için elimizden geleni yaptık. | Open Subtitles | نحن في المفوضية... حاولنا جهدنا لاطعام الحي اليهودي |
| Ben de öylece gettoya girdim, diyor. | Open Subtitles | فواصلت مسيرتي في الحي اليهودي |
| Gettoyu ELE GEÇİRMEK İÇİN SAVAŞMALARI GEREKTİĞİNİ BİLİYORDU. | Open Subtitles | يتوجب عليهم القتال للسيطرة على الحي اليهودي |
| Bizim işimiz gettoda yaşamı devam ettirmek ve Yahudiler'in iş gücünden yararlanmaktı. | Open Subtitles | عملنا هو المحافظة على الحي اليهودي والمحافظة على اليهود كعمال |
| Gettonun çevresinde, daima Yahudileri toplayan şüpheli Polonyalılar olurmuş. | Open Subtitles | وحامت شكوك البولندين الموجودين خارج اسوار الحي اليهودي الذين كانوا يساعدون اليهود |
| Varoşlardan gelmediği kesin. | Open Subtitles | ومن المؤكد أنه لم يكن الحي اليهودي. |
| Bizi Yahudi mahallesine götürdü. | Open Subtitles | لقد أخذنا إلى الحي اليهودي |
| Test yaptıkları iki market Yahudi mahallesinde. Aptal bunlar. | Open Subtitles | إثنان من الأسواق التجارية اثناء الفحص كانت في الحي اليهودي, إنهم اغبياء |