| yanlış bilgilendirme ve yanlış anlaşılmaların bu toplumlarda hızlı bir şekilde yayılmaya başladığını ve bunun da paniği artırdığını gördük. | TED | رأينا التضليل و التصورات الخاطئة قد بدأت بالإنتشار حتى بشكل أسرع خلال هذه المجتمعات، التي أصبحت أكثر حذرا إزاء الوضع. | 
| yanlış kızın kapısını çaldın, Bay Quick çünkü asla senin olmayacak. | Open Subtitles | أنت تختار الفتاة الخاطئة سيد كويك لأنه لن يكون انت ابدا | 
| İnsanlık da yanlış yolda. Hem de tehlikeli bir yolda. | Open Subtitles | البشرية أيضا تمشي في الطّريق الخاطئة تمشي في طريق خطرة | 
| Virüsün ne olduğu bilinmese de sahte anıların yapısını tespit edebildik. | Open Subtitles | الفايروس قد يكون غير معروف لكننا تعرفنا على معمارية الذكريات الخاطئة | 
| William her ok attığında aynı Hatalı sonucu aldı. | TED | فويليام حصل على نفس النتيجة الخاطئة في كل مرة صَوبَ بها. | 
| Konuşmanın kötü yanı, yanlış bişeyler söyleyecek iken kimse sizi durdurmaz. | Open Subtitles | مشكلة الكلام هي أن أحداً لا يمنعك من التلفّظ بالأقوال الخاطئة | 
| Umarım bunu yanlış anlamazsın ama bu pek benim tarzım değil. | Open Subtitles | لا تسلك هذة الطريقة الخاطئة , لكن هذا ليس بالضبط أسلوبي. | 
| Benim oğlumumun hayalleri büyük , ve yanlış insanlar tarafından yönlendirilir. | Open Subtitles | لو ليدرك أبنى أحلامه .. يمكننه أن يقع فى الأيدى الخاطئة | 
| Evet, ona çalışmıştım... temel bilimin diğer yanlış anlamalarıyla birlikte. | Open Subtitles | نعم، درستها من بين المفاهيم الخاطئة الأخرى في العلوم البدائية | 
| Anne, babam yanlış ellerde çok ölümcül olabilecek bir alet yaptı. | Open Subtitles | أمي ، أبي بنى آلة ستكون قاتلة لو وقعت بالأيدي الخاطئة | 
| Aslında ben de bu yüzden geldim. Sanırım aramızda geçenleri yanlış yorumladı. | Open Subtitles | في الواقع لهذا السبب انا هنا أعتقد بأن لديها الفكرة الخاطئة بشأننا | 
| Askeri mezarlık, askeri bıçak; Cleo'nun babasını göteriyor, bir kaç yanlış yönlendirme daha. | Open Subtitles | مقبرة عسكرية, سكينة حربية, تلمح جميعها إلى تورط أبيها, المزيد من التوجهات الخاطئة | 
| Tüm bu yanlış şeyler yüzünde bu 11 yaşındaki kızla evlendim. | Open Subtitles | أنا متزوج بهذه الفتاة ذو عمر 11 سنة لكل الأسباب الخاطئة | 
| Sadece aşkı hep yanlış yerlerde aradığını fark eden bir adamla ilgili. | Open Subtitles | إنه فقط شخص , أدرك أنه يبحث عن الحب في الأماكن الخاطئة | 
| Bu yıl Mart ayında, "Science" dergisinin kapağında internette yayılan sahte haberleri konu alan en geniş kapsamlı panel araştırmasını yayımladık. | TED | وقد نشرنا مؤخرًا أكبر دراسة طوليّة عن انتشار الأخبار الخاطئة في الويب على غلاف مجلة ساينس في شهر مارس من هذه السنة. | 
| Zamanla, Hatalı durumlara uyum sağlamakla gelişen bu olumsuz tablo, vücudunuzun fiziksel yüklenmelere uyum yeteneğini olumsuz etkiler. | TED | ومع مرور الوقت ستؤدي هذه العادات الخاطئة لإضعاف قدرة الجسم على التعامل مع القوى المختلفة التي توضع عليه. | 
| Acaba birkaç hata yapmasaydım, Kitty. | Open Subtitles | وأتسائل إن كنت أخذت بعض المنعطفات الخاطئة في حياتي, كيتي | 
| Bu tehlikeli olabilecek ilacin yanlis ellere düsmemesi için insanogluna karsi çok derin ahlaki bir sorumluluk hissediyorduk. | Open Subtitles | نحن نشعر بالتزام اخلاقي عميق للبشرية بان نتاكد ان هذا العقار المحتمل ان يكون خطيرا الا يقع في الايدي الخاطئة | 
| - Oh, aklıma gelmişken. Cumartesi gecesi şu küçük tatlı günahkar ile bir randevum var. | Open Subtitles | ليلة السبت لدي موعد مع هذه الخاطئة الجميلة الصغيرة | 
| İkiniz de aynı şekilde öpüyorsunuz aynı şarkılarda aynı hataları yapıyorsunuz. | Open Subtitles | كلاكما. يقبلنى بنفس الطريقة تسحبوا المسدسات بالسرعة نفسها تقولون الكلمات الخاطئة لابهار الناس | 
| Aynı yanlışları yaptığımız için bizim kopya çektiğimizi düşünüyorlar. | Open Subtitles | يعتقدون أننا غششنا لأن لدينا نفس الإجابات الخاطئة. | 
| Bermuda istikametine doğru değil, Bermuda'yı es geçecekmiş gibi gidiyoruz. | Open Subtitles | نحن لا نتوجه إلى برمودا. نحن نتوجه إلى الجهة الخاطئة. | 
| Çok yanlışlar yaptım, biliyorum. | Open Subtitles | اعلم انني قد فعلت العديد من الأشياء الخاطئة | 
| Ve de ne olursa olsun, endişelerin öneminin olmaması... ve yapılan bütün yanlışların bir kıymetini olması, ve, yaptığın şeylere şevkat göstermek. | Open Subtitles | على أية حال، لا يَهْم، لأن كُلّ القلق وكل الأمور الخاطئة التي فعلتها هي كالأشياء الثمينة والأشياءِ العزيزة التي عملتها |