| Olmuş-molmuş bil, işte kahven. Şimdi, bunun yanına tost yapmaya gidiyorum. | Open Subtitles | حسناً ، إليك بعض القهوة والآن سأذهب لأعدّ شرائح الخبز المحمص |
| Ve bol sosisli ve bir bir dağ kadar tost ekmeği üzerine çilek reçeli dökülmüş olsun. | Open Subtitles | وجبل من الخبز المحمص الأبيض مع مربى الفراولة |
| - Biliyorsun tost üç çeşit olur. | Open Subtitles | أراهن أنك لا تعرف أن الخبز المحمص وجاء في ثلاث نكهات. |
| Su ve kızarmış ekmek istemenizden nefret ederim. | Open Subtitles | أكره عندما تطلبن كوب ماء وبعض الخبز المحمص |
| Bu ülkede Tostu bile böyle tereyağlı, ballı yapmalarına bayılıyorum. | Open Subtitles | يعجبني في هذه البلد أنها تجعل من الخبز المحمص بهجة مليئة بالزبدة |
| Tostunu nasıl istersin ılık mı, yoksa yanık mı? | Open Subtitles | كيف تحب الخبز المحمص بالكاد ساخن, أو هش ؟ |
| Oh, tabi çünkü senin geldiğin yerde tost fikir ve çalışmanın sonucudur. | Open Subtitles | لأن من حيث أتيت الخبز المحمص هو نتيجة تفكير و دراسة |
| Evrenimizi bir tost dilimi olarak düşünün. | Open Subtitles | تخيَّل أن عالمنا مثل شريحة الخبز المحمص هذه. |
| Bu akşam odamda... birlikte tost yiyelim ister misin? | Open Subtitles | كنتُ أتساءل إن كنتِ ترغبين بأن تنضمين إليّ في رُبعيَّـتي الليلة لبعض من الخبز المحمص |
| Karın kası çalışıyorum, tost falan yiyorum. Nasıl gidiyor? | Open Subtitles | أقوم ببعض التمارين وأكل بعض الخبز المحمص ، ماذا هناك؟ |
| Ama tost gün içinde yaktığın enerjiyi karşılamaz. | Open Subtitles | حسناً ، لكني لستُ متأكدة من أن الخبز المحمص يُزودك بالطاقة الكافية طوال اليوم |
| Birdenbire kaybolurdu ve onu televizyon önünde, karnının üzerinde tost ile yatarken bulurdum. Öyle öldü. | Open Subtitles | و كنت لأجدها على سريرها أمام التلفزيون و قرص من الخبز المحمص على بطنها , هكذا ماتت |
| - İyi, kalkmışsın. Sana tost yaptım. | Open Subtitles | لقد عملت لك بعض من الخبز المحمص خذ عصير البرتقال |
| Tornavida olmadan tost bile yapamıyoruz. | Open Subtitles | لايمكننا صنع الخبز المحمص بدون مفك البراغي |
| Bu arada sen tost ve gözlemeni yerken dünya yeni bir prenses görecek. | Open Subtitles | بحلول ذلك الوقت وانت تاكل الخبز المحمص والفطائر العالم سيحظى بأميرةً جديده |
| kızarmış ekmek ve greyfrutla güne başlar kadim dostum bilgisayarımı açar, 10 sayfa yazar, belki de biraz koşarım. | Open Subtitles | ظننت أنني سأبدأ يومي بتناول الخبز المحمص و نصف جريبفروت و أجلس على الكمبيوتر و أكتب 10 صفحات و ربما أذهب للركض |
| Senin manyak bir düğün hediyen oldu ve ben sonunda kızarmış ekmek ile barıştım. | Open Subtitles | أنت حصلت على ما أردته كهدية زفاف وأنا في النهاية عقدت سلاماً مع الخبز المحمص |
| Çekici olduğunu düşünüyor. Tostu sen buldun sanıyor. | Open Subtitles | تظنك فاتناً، وتظن أنك اخترعت الخبز المحمص |
| Tostunu bile yemedi. | Open Subtitles | هو لا يريد ان يأكل حتى بعض الخبز المحمص |
| Bazıları ise Tostun markete kadar giden tedarik zinciriyle ilgilidir. | TED | وثمة رسوم أخرى عن خط إنتاج الخبز المحمص الذي ينتهي في المخزن. |
| Ayrıca, yemekhanede çörekler bittiği için hamburger ekmeği için dünden kalan iki dilimli tostları kullanacağız. | Open Subtitles | وأيضا، نفذ الكعك من المقهى لذلك، لشطائر اللحم المفروم سنستعمل الآن شريحتين من الخبز المحمص بعمر يوم واحد |
| Gerçekten haftada bir gün için kadeh kaldırmak mı istiyorsun? | Open Subtitles | هل حقاً تريد الخبز المحمص ليلة واحدة فى الإسبوع ؟ |
| Sadece Crown Peynirini tosta süreceksiniz. | Open Subtitles | كل ما ستفعله هو أن تنشر تاج الجبن على قطعة من الخبز المحمص |
| Salataya ekstra kıtır ekmek istiyorum. | Open Subtitles | و الخبز المحمص الاضافى و تستطيع محاسبة بالزيادة |
| - Yumurtalı ekmek yaptım. | Open Subtitles | أعددت لك بعض الخبز المحمص الفرنسي |