| Birden güller çürük kokar, taze pişmiş ekmek, amonyak gibi olur. | Open Subtitles | و تُصبحُ رائحةُ الأزهار فجأةً سيئَة و الخُبز المخبوز حديثاً، يا إلهي رائحتهُ كالنشادَر |
| Berlin bölünmeden önce amcam buraya ekmek dağıtırdı. | Open Subtitles | نعم . لقد اعتاد عمي توصيل الخُبز الي هنا قبل ان نفرق البرلينتين |
| Alman Hava Kuvvetleri'ne ekmek dağıtımı yaptınız ama. | Open Subtitles | ولكنكِ اوصلتي الخُبز هنا الي مقر سلاح الطيران |
| Gözlerim aniden iki kez kapanıyor. ekmek yiyorum, tamam mı? | Open Subtitles | أقصد ، لديّ تتشنج في عيني مرة آخري و أتناول الخُبز ، حسناً؟ |
| Onlar biraz büyük galiba. Ve solucan kullan, ekmek değil. | Open Subtitles | هذه كبيرة على ما أظن وأستخدم الدِيدان بدلاً الخُبز. |
| Kakası ekmek kırıntıları gibi. Ama çok farklı. | Open Subtitles | إنه يتغوطُ مثلَ فُتات الخُبز ولكن بشكل مُختلف |
| ekmek pişerken, dikiş yaptım. | Open Subtitles | وبينما كان الخُبز في الفرن كنتُ اقوم بالحياكة |
| Yuzuru'nun ricası üzerine koilere ekmek alacağım. | Open Subtitles | طلَبَت يوزورو شِراء الخُبز لإطعام سمك الشّبّوط. |
| Şey.. biraz bisküvi alır sonra yağ ve sirke... katarsın, sonra soğan ve sarımsakla beraber... ekmek kırıntıları katar- | Open Subtitles | حسناً ،تُحضرى قطع البسكويت ، وزيت ، وخل ...وبصل ، وبعض فصوص الثوم وبعضٍ من كسر الخُبز |
| Dondurma, kızarmış ekmek... sanki diş etlerim tırmalanıyor. | Open Subtitles | فجأةً أصبحَت المُثلجات، و الخُبز المُحمّص... . كأنها تقومُ بتمشيطِ لُثتي |
| ekmek fırınında bir iş buldum. | Open Subtitles | لقد حصلت على وظيفة أصنع الخُبز |
| Hadi yemek yiyelim, ekmek bölüp, biraz Arak içelim. | Open Subtitles | دعونا نذهب لتناول وجبة ونكسر بعضاً من الخُبز " ونشرب " العِرق |
| ekmek mi? 2 Dolar daha. | Open Subtitles | الخُبز بدولاران إضافيان |
| ekmek GETİRDİM! | Open Subtitles | أحضرتُ لكَ الخُبز |
| ekmek, pirinç, süt. | Open Subtitles | . الخُبز , الأرز , الحليب |
| Çıkış nerede? - Sanki ekmek kırıntısı mı bıraktım. | Open Subtitles | - .كإنني تركت فتات الخُبز خلفي - |
| "ekmek pişiriyordum." | Open Subtitles | كنت أخبز الخُبز |
| Bu hafta sonu ekmek pişirmen gerektiğini sanıyordum. | Open Subtitles | ظننّت أن بهذه العُطلة... يفترض بكِ أن "تخبزين الخُبز" |
| Dün kalan az bir şeyi ekmek almak için harcadım. | Open Subtitles | صرفّت آخره على الخُبز بالأمس. |
| - Değil. - Yanında biraz ekmek ye. | Open Subtitles | تناول بعض الخُبز معها. |
| Hay— Düşürdük— ekmeğe diyordum. | Open Subtitles | لَقد أسقطتّه. هاه، هذا لَيس بشأني، لكن الخُبز. |