| Benim üzerimdeki etkilerini görmek için beklerken Dorothy L. Sayer'ın dramatik hikayesini izleyin. | Open Subtitles | بينما انت تنتظر لترى التأثير المحتمل علىّ يمكنك ان تشاهد احدى قصصنا الدرامية. |
| Son ekonomik çöküşünün dramatik yankıları gelişmekte olan ülkeleri etkilemedi. | Open Subtitles | التداعيات الدرامية للأحداث المالية الأخيرة لم تبتعد عن الدول النامية |
| Drama planında birkaç adım daha yok mu? | Open Subtitles | ألا يوجد خطوات أضافية في خطتك الدرامية ؟ |
| Sizin ihtiyacınız olan, ana karakterin olayı dramatize etmesi. | Open Subtitles | أتعلم، يجب عليك أن تنشئ الإحتياجات الدرامية للشخصية الرئيسية |
| Her zaman dramaya ilgin vardı, küçük bir çocukken bile. | Open Subtitles | لديكِ دائماً ذوق في الاعمال الدرامية, حتى عندما كنتِ طفلة. |
| Aman be kızım o acıklı sahneleri çorba operalarına sakla sen o dansa gideceksin. | Open Subtitles | وفري عليك هذا الكلام المحبط للمسلسلات الدرامية أنت ستذهبين لهذه الحفلة |
| çarpıcı eşitsizliğimizin boyutu, bir ekonomi sorunu olduğu kadar siyaset sorunudur. | TED | وجود عدم المساواة الدرامية بقدر ما هي مشكلة سياسية بقدر ما هي مشكلة اقتصادية. |
| Bu üçlü, seçkin seyirciler için küçük dramalar sahnelerlermiş. | Open Subtitles | هؤلاء الثلاثة كانوا مولوعين بأداء المسرحيات الدرامية لجمهور معين |
| Sürekli kendini dramalara sokuyorsun eminim. | Open Subtitles | أراهن أنكِ تمرين بهذه الأمور الدرامية طوال الوقت |
| Ve iki, tüm yapman gereken bana adresi vermek ve bizde bu melodramdan uzak dururuz. | Open Subtitles | و ثانياً كل ما عليك هو إعطائي العنوان و نتجنب كل هذه الأحداث الدرامية |
| Seyirci ya da okuyucu bir filmde, oyunda veya kitapta herhangi bir olay, durum ya da diyalog konusunda karakterden daha fazla şey biliyorsa, bu dramatik ironidir. | TED | المفارقة الدرامية هي عندما يعرف المشاهدون حدث ما، حالة، أو محادثة عن الشّخصيات في البرنامج ، أو في الكتاب أيضا. |
| İşte bu gerilim dramatik ironidir; filmdeki karakterlerin bildiğinden daha fazlasını bilmek. | TED | هذا التوتر هو المفارقة الدرامية : إنك تعلم شيئا لا تعلمه الشّخصيات في الفلم. |
| Satranç, cesur hareketleri ve dramatik oyunlara teşvik eden yaratıcılığın ifadesi olarak görülüyordu. | TED | الآن تُرى لعبة الشطرنج كتعبير للابداع، تشجيع التحركات الجريئة والمسرحيات الدرامية. |
| Eşim hep Drama yeteneğim olduğunu söylerdi. - Hangisi? | Open Subtitles | زوجتي كانت تقول انني كنت احب الامور الدرامية |
| Sınavdan kalıp sonsuza dek İspanyolca alalım diye daha çok Drama yaratmak. | Open Subtitles | أكثرت من شخصيتها الدرامية لنفشل في الامتحان ونبقى إلى الأبد في فصل الإسبانية. |
| Gösteriniz çocukça ve yeterince dramatize edilmemiş. | Open Subtitles | . عملك هو صبياني وتعوزه الروح الدرامية |
| - Bir skandal olabileceğini mi düşünüyorsun? Kev, lütfen olayları bu şekilde dramatize etmekten vazgeç. | Open Subtitles | "كيف" دعنا نتوقف عن البحث عن الأحداث الدرامية |
| Böyle bir dramaya gerek yok. | Open Subtitles | لا نريدها أن تبدأ بحالتها الدرامية |
| Her şeyi abartıp dramaya dönüştürmeye bayılırsınız. | Open Subtitles | يمكنك أن تستعرض مهاراتك الدرامية |
| ...çalışmaya dikkatle bakınca, öyle acıklı, öyle dokunaklıydı ki sadece tereyağı oyması değil, tereyağı sanatıydı. | Open Subtitles | عندما وضعت عيني علي تلك القطعة الدرامية شعرت بها إنها ليست مجرد نحت زبدة إنها فن بالزبدة |
| Ve büyük yaratıcılık şu çok iyi yaptığıyla gereksinilir: çarpıcı yaratıcı açıklamalarla bizi değişik düşünmeye yönlendirmek. | TED | و الإبداع الجيد مطلوب حتى يقوم بما هو مؤهل له: الحث على التفكير بشكل مختلف مع العنواين الإبداعية الدرامية |
| Ve bütün güzel dramalar TV'ye taşındı. | Open Subtitles | ونتيجة لذلك , تحولت الاعمال الدرامية الى التلفاز |
| Eminim bu ben ve Jeff'le birlikte bu dramalara girip bu kadar derde yol açmanın nedenini bilmiyorsundur. | Open Subtitles | أراهن أنكِ تمرين في هذه الأمور الدرامية طوال الوقت (مثل ماحصل معنا أنا (جيف حيثٌ تسببتي في كل هذه المشاكل ولا تعرفين لماذا |
| Ve iki, tüm yapman gereken bana adresi vermek ve bizde bu melodramdan uzak dururuz. | Open Subtitles | و نتجنب كل هذه الأحداث الدرامية |