| tahılınız 500 gram yada bir kilo olsa bile, onu sizin için öğütür. un değirmenleri bu kadar küçük miktari öğütmez. | TED | لو كان لديك 500 جرام أو كيلوجرام، سوف يطحنها لك؛ لان مطاحن الدقيق لن تقبل بهذه الكمية القليلة لتطحنها. |
| Yağ bugün bitecek, iki günlük un ve on tane patatesimiz kaldı. | Open Subtitles | تبقى لنا يوم أخير من مخزون الزيت و يومين من الدقيق و عشرة من البطاطس |
| Yağ bugün bitecek, iki günlük un ve on tane patatesimiz kaldı. | Open Subtitles | تبقى لنا يوم أخير من مخزون الزيت و يومين من الدقيق و عشرة من البطاطس |
| Böylece, başarılı bir toplu taşım haritası için, kesin gösterime bağlı kalmamalıyız ama onları beynimizin çalıştığı şekilde tasarlamalıyız. | TED | إذا، من أجل خريطة مواصات عامة ناجحة يجب أن لا نلتزم بالتمثيل الدقيق و لكن نصممها بطريقة عمل عقولنا |
| Eğer seni mutlu edecekse unu eleyebilirsin. | Open Subtitles | نعم ، بإمكانك أن تنخل الدقيق .. ياحبيبي إذا كان ذلك سيجعلك سعيداً |
| "Mikro işlemci"yi icat edenlerin çoğunu tanıyorum ve | TED | أعرف الكثير من الأشخاص الذين اخترعوا المعالج الدقيق |
| İçindeki hassas yapılar ve yollar; anıları, duyguları ve temel işlevleri belirler. | Open Subtitles | في الداخل، سنرى التركيب الدقيق والممرات التي تحدد الذكريات، المشاعر، والحركات الأساسية. |
| un stokunu tükettik. Bir haftaya etimiz ve fasulyemiz biter. | Open Subtitles | . أوشك الدقيق على النفاذ بعد أسبوع لن يكون لدينا لحم خنزير ولا فاصوليا |
| Hayır , baba.. yemin ederim. Bu adama bir torba un verdim. | Open Subtitles | لا، أبى، أقسم أعطيت هذا الرجل حقيبة الدقيق |
| Lavaboyu tamir ederken un tenekesini görmüştüm. | Open Subtitles | عندما كنت أعالج التسرب، لاحظت إناء الدقيق |
| Çünkü bize un lazım. Çok fazla un. | Open Subtitles | لأننا سنحتاج الى دقيق الكثير جدا من الدقيق |
| Mutfaktan biraz un çaldığım için başım belaya girmez. | Open Subtitles | لا يمكن ان أتورط في مشاكل بسبب سرقة الدقيق من المطبخ |
| Şu un olayı ve diğer şeyler, bunun için değil miydi? | Open Subtitles | ألم يكن هذا الغرض من الدقيق و كل ما فعلت؟ |
| DNA'ları yoluyla bize, bu çok eski jeolojik olayları nasıl zamanlandıracağımız konusunda kesin bir model ve ölçü veriyorlar. | TED | وأعطتنا من خلال الحمض النووي لديها، هذا المقياس والنموذج الدقيق لكيفية تاريخ ووقت هذه الأحداث الجيولوجية القديمة. |
| Cevap evrenin kesin şekline, taşıdığı karanlık enerji miktarına ve genişleme oranındaki değişikliklere bağlıdır. | TED | تستند الإجابة على الشكل الدقيق للكون، على كمية الطاقة المظلمة التي يحملها، وعلى التغيرات في تسارع تمدده. |
| Bütün bu anlaşmazlıkları alın, bütün bu kaos, gürültü, ve bunun dışında bu kesin matematiksel dağılım ortaya çıkıyor bu çatışmada düzenlenen saldırıların davranışı. | TED | خذ كل الصراع كل الفوضى، كل الضوضاء و من كل ذلك يخرج هذا التوزع الرياضي الدقيق لطريقة تنظم الهجمات في هذا الصراع |
| Bu sadece annemin beyaz un yerine mısır unu kullanması gibi birşey. | Open Subtitles | إنها كما لو أنّ أمي أعدّت مرق اللحم من النشاء . عوضًا عن الدقيق ، المقادير تتغير |
| Kırk beş saniye içinde Mikro işlemci sistolik ve diyastolik basıncı ölçecek. | Open Subtitles | ، خلال 45 ثانية يَحسب المعالج الدقيق إنقبـاضك بدقّة |
| Standart ikili sistem bilgisayarlardan farklı olarak kuantumlar veriyi hassas lazerlerle iletir. | Open Subtitles | متسترين عنها على خلاف الحواسيب العادية يستعمل الكوانتوم الليزر الدقيق لنقل البيانات |
| dikkatli bir inceleme, sıcaklık değişikliklerinin CO2 değişikliklerini birkaç yüzyılla hafifçe öncüllediğini gösteriyor. | TED | الفحص الدقيق يظهر أن تغير درجة الحرارة يقود جزئيا إلى تغير ثاني أوكسيد الكربون ببضع قرون. |
| Bu mesafe tam olarak San Pedro'ya gidiş dönüş mesafesiymiş. | Open Subtitles | تبين أن هو مسافة الدقيق لذهابا وإيابا إلى سان بيدرو. |
| atmosferi terkederek uzayın ince mavi çizgisine gördü. | TED | يترك الغلاف الجوي، ويرى الخط الأزرق الدقيق من الفضاء |
| Muybridge titiz fotoğrafçılığıyla atın dört nala koşarken bazı anlarda gerçekten uçtuğunu kanıtladı. | TED | وباستخدام التصوير الدقيق استطاع مايبريدج إثبات أن الحصان عندما يعدو فهو يطير بالفعل |
| Ve bir gün teknik bir konu üzerinde tartışıyorduk. Somundaki buğday çıkarım oranları. | Open Subtitles | يوماً ما أحتد بيننا النقاش حول مسأله تقنيه تخص نسبة الدقيق الداخله فى صناعة الخبز |
| Eğer benim araştırma grubum bir logo yapsaydı, buradaki resim gibi olurdu: kendi kuyruğunu ısıran bir ejderha, sol tarafta mikro-dünyayı görüyorsunuz-- quantumun dünyasını-- ve sağ tarafta galaksilerin, yıldızların ve gezegenlerin geniş-ölçekli kainatını. | TED | إذا كان لمجموعة بحثي شعار، سيكون هذه الصورة هنا ثعبان يبتلع ذيله، حيث ترون العالم الدقيق على اليسار -- وهو عالم الكم -- وعلى اليمين ترون الكون الكبير للكواكب والنجوم والمجرات |