| Şu anda Geraldo Rivera ile yunus avlıyorlar. | Open Subtitles | إنهم يصطادون الدلافين في الوقت الحالي مع هورالدو رفيفرا |
| yunus açık suda olduğu müddetçe onu havadan takip etmek mümkün olabilir. | Open Subtitles | طالما أن الدلافين في المياه المفتوحة قد يكون من الممكن متابعتها من الجو. |
| Taiji'deki yunus katliamı hakkında konuşmamı istemedikleri için. | Open Subtitles | لا يريدوني أن أتحدث "عن مذبحة الدلافين في "تايجي |
| Türler arası iletişim çabalarında yunuslar ön planda yer aldı. | Open Subtitles | تبقى الدلافين في طليعة الجهودات المبذولة في التواصل مابين الأنواع. |
| Yavruların ilk önce aynı yunuslar gibi kuyrukları çıkıyordu. | Open Subtitles | ذيول الرضع تخرج أولا مثل الدلافين في هذا الوقت |
| Taiji'deki yunus katliamı her sene Eylül ayında tekrarlanıyor. | Open Subtitles | من المخطط أن تستمر مذبحة الدلافين في "تايجي" كل سبتمبر |
| Taiji belediye başkanının, yunus etini Japonya'daki çocuklara dağıtmayı plânladığını biliyor muydunuz? | Open Subtitles | ..."هل أنت على دراية بخطة عمدة "تايجي لتوزيع لحوم الدلافين في اليابان على الأطفال اليابانيين؟ |
| Ama yunus eti, bu menülerde yer alırsa sonuçları çok kötü olacaktır. | Open Subtitles | {\pos(191,275)}لو استُخدمت لحوم الدلافين في غداء المدارس {\pos(191,275)}فسوف تجلب نتائج وخيمة |
| yunuslar son derece gelişmiş sosyal gruplar halinde yaşarlar. | Open Subtitles | تعيش الدلافين في مجموعات إجتماعية متطوّرة جداً. |
| Topluluğumuzdaki tüm diğer yunuslar gibi, Mugsy'nin fotoğrafını çektik ve zamanla olgunlaşırken küçük beneklerini, sırt yüzgecindeki çentikleri ve eşsiz benek motiflerini inceledik. | TED | ومثل كل الدلافين في مجتمعنا قمنا بتصوير مچسي وتتبَّعنا نقاط جسمها الصغيرة والشقوق التي على زعنفتها الظهرية بالإضافة إلى نمط النقط المميز خلال نموّها بمرور الوقت. |
| Gelgit onların sığ sulara girmesine izin verdiği sürece yunuslar bu şekilde beslenirler. | Open Subtitles | سوف تستمر الدلافين في الأكل بهذا الشكل |