| Babam ve Eddie burada beklerken şımarık bir çocuk gibi etrafa para saçmayı planlıyorum. | Open Subtitles | أخيراً سأترك أبي وكلبه ليعتمدوا على نفسيهما بينما أصرف كمية كبيرة من المال حتى أحصل على الدلال كالأطفال الصغار |
| şımarık bir serseri. | Open Subtitles | فعلى العكس كما ترى، فهو صاحب وجه تبدو عليه علامات الدلال |
| şımarık, ukala, çekilmez bir velet. | Open Subtitles | وأن الدلال المفرط لها قد أفسدها وجعلها شقية |
| Biraz Şımartılmaya ihtiyacı var. | Open Subtitles | إنه بحاجة للقليل من الدلال |
| Şımartılmaya alışkınsın. | Open Subtitles | إعتدتي على الدلال |
| Şımartılmaya hazır ol! | Open Subtitles | إستعدّ لتلقي الدلال! |
| Seks düşkünü, şımarık, baştan çıkarıcı, yani daha çok değişik karakter özellikleri. | Open Subtitles | فاسقة و مفرطة الدلال و تستغل الأخرين جنسياً شيء مثل... العديد من الشخصيات المثيرة للاهتمام |
| Tam şımarık olma yaşı. | Open Subtitles | هذا هو سن الدلال. |
| Bu kadar şımarık olunmaz. | Open Subtitles | انتِ بغاية الدلال |