| Aldous'un uzatmalı sevgilisi ve oğulları Napoli'nin annesi manken pop yıldızı Jackie Q. | Open Subtitles | صديقة (الدوس) الحميمة ووالدة إبنهما، (نيبلز)، عارضة الأزياء ونجمة أغاني البوب، (جاكي كيو). |
| Evet, kariyerinin ilk iki yılında Aldous'un menajerliğini ben yaptım. | Open Subtitles | كنتُ مُدير أعمال، (الدوس) في أول عامين خلال مسيرته الفنيّة. |
| Jackie, Aldous, Eğlence Dünyası'na tekrar hoşgeldiniz. | Open Subtitles | (جاكي)، (الدوس)، ''مرحباً بكم ثانيةً في برنامج ''شوبيز تونايت. |
| Eski Aldous istediğini alırdı senden. | Open Subtitles | (الدوس) القديم كان ليفعل تعلمين، التقرب منكِ. |
| Kalktıkça biraz daha az basın, özellikle sol pedala | Open Subtitles | هناك مقدار كافي من الضغط الراجع حالما تُقلع، خفّف الدوس كثيراً. |
| Bakın, ne diyeceğim, Jack Daniel'a yatırım yapmanın tam zamanıdır çünkü Aldous Snow yine içmeye başladı. | Open Subtitles | إليكم هذا، حان الوقت لإلقاء الضوء على (جاك دانيالز)، لأنّ، (الدوس سنو) قُضيّ عليه. |
| Aldous Snow'un babası ve eski menajeri Jonathan Snow bir dök-içini kitabı yazdı. | Open Subtitles | والد (الدوس سنو) ومُدير أعماله سابقاً، (جوناثان سنو)، قام بتأليف كتاب يروي حياتهما معاً. |
| Evet, TMZ'de Aldous Snow'u izliyorsunuz! | Open Subtitles | أنتم تُشاهدون (الدوس سنو) على قناة المشاهير! |
| Aldous Snow geriye kalan son rock yıldızlarından biri. | Open Subtitles | (الدوس سنو) هو واحد مِن القلائل الباقية في نجوم الروك. |
| Londra'ya ayak bastığın andan itibaren Aldous Snow'u Los Angeles'taki Greek Sahnesi'nde getirmek için 72 saatin olacak. | Open Subtitles | ''فور وصولك إلى ''لندن، لديك 72 ساعة لتعود بـ(الدوس سنو) إلى المسرح اليوناني ''في ''لوس أنجلوس. |
| Hey, Aldous, Günün Gösterisi'nde hangi şarkıyı çalmak istediğini öğrenmek istiyorlar. | Open Subtitles | (''الدوس)، بشأن برنامج ''توداي شو، يريدون معرفة الأغنيّة التي ستؤديها. |
| Aldous Snow'la geldim ben, o yüzden masamız arka tarafta. | Open Subtitles | أنا هنا بصحبة (الدوس سنو)، ولدينا طاولة بالخلف. |
| Aldous Snow'un iki gitar, bir bas davul ve kendi olağanüstü sesini kullanması gerekir. | Open Subtitles | يجبُ على (الدوس سنو) أن يكون هناك عازف جيتار آخر معه، وعازف طبول بالإضافة إلى صوته المُميز. |
| Ama önce, İngiliz rockçı Aldous Snow bir röportaj ve şarkısıyla karşınızda olacak. | Open Subtitles | لكن أولاً، مقابلتنا لمغني الروك البريطاني (الدوس سنو). |
| - Yanımda Çocuk Derdi'nin Aldous Snow'u var. | Open Subtitles | أنا هنا برفقة (الدوس سنو) ''صاحب ألبوم ''إنفانت سورو الكامير الأولى، الآن. |
| Çocuk Derdi'nin Aldous Snow'uyla birlikteyim. | Open Subtitles | أنا هنا برفقة (الدوس سنو) ''مِن فرقة ''إنفانت سورو. |
| Aldous Snow'un Rockefeller Meydanı'ndaki canlı performansına saniyeler kaldı. | Open Subtitles | نحنُ على بعد لحظات مِن قيام (الدوس سنو) بالغناء المُباشر ''في ساحة فندق ''روكفيلر بلازا. |
| Hayır, Aldous Snow'un sabah ilk iş olarak eski sevgilisini aramak yerine yapacağı çok daha önemli işleri vardır. | Open Subtitles | كلا، لدى (الدوس سنو) أشياء أفضل ليفعلها أولاً خلال الصباح عوضاً عَن الإتّصال بصديقته السابقة. |
| Siyah pedala basmak,... | Open Subtitles | الدوس على اللبادة السوداء |
| Ama bu seferki ciddi, DDoS saldırısı. | Open Subtitles | و لكن هذه المرة الوضع سيء إنه هجوم عبر (الدوس) |
| Ama zinciri takmazsan pedal çevirsen de olduğun yerde öylece kalırsın. | Open Subtitles | السلسلة هي ما تجعل الدراجة تتحرك عندما تدوسين على الدواسة وعندما لا تكون موجودة سوف تقومين بالدوس ثم الدوس ! |
| Bak, kendin söyledin, plakaya basmak, namluyu tıkamak gibidir. | Open Subtitles | اسمع، أنت قلت أنّ الدوس على الصفيحة أشبه بردّ ديك المُسدّس. |