| O Altın renkli dar şortu giymek zorunda kaldığımı hatırlıyor musun? | Open Subtitles | أتتذكرين عندما كنتُ مضطرًا أن أرتدي هذه السراويل القصيرة الذهبيّة والضيّقة؟ |
| O Altın ilaç kutusundaki "P" kimdi? | Open Subtitles | 'من هو المعني بالحرف 'ب على العلبة الذهبيّة الطبيّة؟ |
| Pekala, hem Altın saatin hem de disketin üstünde bir kaç kot kumaşı ipliği buldum kurbandan geriye kalan 80'lerin klasik asitle temizlenmiş kotuyla da uyumlu. | Open Subtitles | حسناً ، لقد وجدت عدة ألياف من قطن الدينم على كلّ من الساعة الذهبيّة ، والقرص المرن مطابقة لما تبقى من ملابس الضحية الكلاسيكيّة بموضة الثمانينات |
| Yapışkan maddeyi test ettim ve Altın saatin sızıntısını içeren kokain izleri buldum. | Open Subtitles | لقد فحصتُ المادّة اللزجة، ووجدتُ آثار للكوكايين تتفق مع التسرب من ساعة اليد الذهبيّة |
| Bu resmiyete döküldüğü an, bunu Altın rozetle değiştiğim Zaman, içkiler benden. | Open Subtitles | عندما يصبح الأمر رسميّاً عندما يمكنني تبديل هذه الشارة بالشارة الذهبيّة فإن الأشربة على حسابي |
| Şimdilerde karadelik fiziği araştırmalarında Altın çağa giriyoruz. | Open Subtitles | ندخل الآن عصر الأبحاث الذهبيّة في فيزياء الثقوب السوادء |
| Bu iki şirketi birleştirmekteki asıl amacım kurumsal felsefeleri birleştirmek konusundaki Altın fırsattı. | Open Subtitles | دافعي الحقيقي لدمج هاتين الشركتين، هي الفرصة الذهبيّة لبلورة فلسفات دمج الشركات |
| Bizim yıllardır kullandığımız Altın varaklar gibi | Open Subtitles | نحن نستخدِم نفس النوع من رقائِق الذهب و نُرسِل ملايين الجُزيئات عبر تلك الرقائِق الذهبيّة. |
| Altın sarısı spor araba için de Motorlu Taşıtlar Dairesine bak. | Open Subtitles | وتحقق أيضاً في سجلات إدارة المركبات عن السيارة الذهبيّة المتينة |
| Devler ve Altın Kaz Diyarı, işte karşında... | Open Subtitles | والتي تُنبت دالية مهولة إلى أرض العملاق، و الأوزّة الذهبيّة. |
| Altın Yumurtalar'ı alma şansıma mal oldun, dostum! Göster bakalım pençelerini. | Open Subtitles | لقد أضعت فرصتي في نيل البيضات الذهبيّة يا صاح. |
| İkimiz birarada. Çok faz-la Altın yumurta çalabiliriz. | Open Subtitles | كلانا وسويّاً، بوسعنا أن نسرق الكثير من البيضات الذهبيّة. |
| Altın Zaman Çarkı ile ilgili bir haberde yok. | Open Subtitles | لا توجد نتيجة باسم آلة الزمن الذهبيّة أيضًا. |
| Mesela, eğer kanundan kaçıyorlarsa, Altın zincirleri ve tüyleri daha ölçülü kullansınlar. | Open Subtitles | إن كنت هاربا من العدالة فالأجدر أن تتخلى عن السلاسل الذهبيّة و الرّيش |
| Ben özellikle şu elbiseyi beğendim. Altın tüylü tasarım. | Open Subtitles | حسناً، إنّي أحبّ هذا خصوصاً، كميّة الريش الذهبيّة. |
| Altın saati ile kadının teki dükkâna geldiği gün oradaydın ve bir işin yoktu. - Bilemiyorum. | Open Subtitles | المرأة التي جاءت مع ساعة اليد الذهبيّة لمتجرنا في اليوم الذي لم يكن لديكِ فيه عمل. |
| Altın Örtü Canavarlar Denizi'nde idi. | Open Subtitles | حسبما سمعت آخر مرّة، فإنّ الفروة الذهبيّة في بحر الوحوش. |
| Altın kısımlar nasıl birbiriyle örtüşüyor görüyor musunuz? | Open Subtitles | أترى كيف تسير الخطوط الذهبيّة عبر الصفحات؟ |
| IntelliLink'i Altın pakete yükseltmemiz gerekecek. | Open Subtitles | ''سنضطر إلى ترقية ''إنتلالينك إلى الباقة الذهبيّة |
| İstediğin kadar maş fasulyesi ve lavman al. İşte al. | Open Subtitles | يمكنك الحصول على كلّ اللوبيا الذهبيّة والحقن الشرجيّة التي تريدها. |
| Metisiline dirençli Staphylococcus Aureus mu? | Open Subtitles | العنقوديات الذهبيّة المقاومة للمثيسيلين؟ |