| Kim bilir, belki de Maya, ona değer veren insanların onu hala aradığını bilirse eve daha çabuk döner. | Open Subtitles | من يعلم؟ ربما مايا فكرت بأن تأتي الى البيت بسرعة اذا علمت لأن الناس الذين يهتمون بها يبحثون عنها |
| Birbirine değer veren insanlar böyle yaparlar, tamam mı? | Open Subtitles | هذا ما يقوم به الناس الذين يهتمون ببعضهم البعض ، حسنا ؟ |
| Dışarıda sana değer veren birçok insan var ve seni ne kadar sevdikleri hakkında hiçbir fikrin yok. | Open Subtitles | لديك كل هؤلاء الناس الذين يهتمون بأمرك ولا تعرف كم هم يحبوك |
| Sadece kendilerini önemseyen Şeytan kan emicilerdir kendilerine ait bir dünya görüşleri vardır. | Open Subtitles | إنهم مصاصي الدماء الأشرار الذين يهتمون بأنفسهم فقط من خلال رؤيتهم الضيقة للعالم |
| Bunu yapmanın bir yolu da, bu meseleleri derinden önemseyen çok sayıda erkek olduğunu söylemektir. | TED | وإحدى الطرق للقيام بذلك هي أن نقول هنالك الكثير جداً من الرجال الذين يهتمون بعمق لهذه القضايا. |
| Bütün bunları umursayan bizler, bunların gerçek maliyetini bilirsek daha iyi hareket edebiliriz. | TED | الذين يهتمون بأمر هذا العالم سيتصرفون بشكل افضل إذا عرفنا التكاليف الحقيقية لهذه الأشياء. |
| Senin gibi gerçeğe değer veren muhabirlere. | Open Subtitles | مزيد من الصحفيين مثلك الذين يهتمون الحقيقة |
| Sana değer veren insanlara geri dönmüş olman? | Open Subtitles | وبأنك رجعت للأشخاص الذين يهتمون بأمرك |
| Bana en çok değer veren insanları... kendimden ne kadar uzaklaştırdığımı görebiliyorum ve bunun için çok üzülüyorum. | Open Subtitles | أستطيع أن أرى كيف يمكن للأمر أن ينفر الناس... الذين يهتمون لي كثيرا و أنا آسف جدا بشأن ذلك |
| Ama size değer veren insanlar için tek bir şey yapar mısınız? | Open Subtitles | للناس الذين يهتمون بك؟ |
| Ona değer veren insanları unutmuştu. | Open Subtitles | نسي عن الناس الذين يهتمون به. |
| Her seferinde... bana, Lana'ya, sana değer veren herkese. | Open Subtitles | عليّ، على (لانا)، على كل الناس... الذين يهتمون لشأنك |
| Bu meseleleri derinden önemseyen o kadar çok erkek var ki... Ama derinden önemsemek yetmez. | TED | ولكن هناك الكثير من الرجال الذين يهتمون بعمق لهذه القضايا، ولكن الاهتمام بعمق ليس كافياً. |
| Politik bağlılığınızla da bu riskleri önemseyen adaylara oy verebilir ve daha büyük bir uluslararası işbirliğine destek olabilirsiniz. | TED | وبمشاركتك السياسيّة، بإمكانك انتخاب المرشحين الذين يهتمون بهذه المخاطر، كما تستطيع دعم عمليات التعاون الدوليّ الضخمة. |
| sebep gösterebilirmisin bir demet ahlaken çökmüş Cumhuriyetçi şişman kedidilerce işletilen... kapital kazancı aç cocuklardan cok önemseyen kişilerin olduğu? | Open Subtitles | التي يديرها مجموعة من الجمهوريين الضخمين كالقطط منعدمين الأخلاق الذين يهتمون بالرأس المالي بدلا من الأطفال الجائعون |
| Ve hala seni önemseyen kalan tüm insanları. | Open Subtitles | و عندها سأقتل بقية الأشخاص في حياتك الذين يهتمون بأمرك |
| Seni önemseyen insanlar her zaman yanında olacak tamam mı? | Open Subtitles | الناس الذين يهتمون لك دائما سيقفون بجانبك |
| önemseyen bir tipe benzemiyorsun. | Open Subtitles | من الاشخاص الذين يهتمون لاعياد نصف ميلادهم |
| Bu bize gösterdi ki, gerçekten Afrika doğasını umursayan bir topluluk yarattık. | TED | فقد أظهر هذا لنا فعلًا أننا هيأنا مجتمعًا من الناس الذين يهتمون بالطبيعة في إفريقيا. |
| umursayan insanlar, senin gibi insanlar geleceğin inşa edileceği temelleri oluşturacak. | Open Subtitles | لأن الأناس الذين يهتمون مثلك، سيكونون أساس المستقبل الذي نبنيه |