| Ama küçüklüğümden beri en çok yapmak istediğim şey, balerin olmaktı. | Open Subtitles | لكن الحلم الذي أردت تحقيقه، منذ كنت صغيرة .. كان الباليه |
| Bu yeni dünyada, yavaşça, gerçeklik yapaylığa ve yapaylık ise gerçeğe dönüyor. Ve ben artık gerçekte olmak istediğim kişi olamayacağımı ya da gerçekten düşündüğümü söyleyemeyeceğimi ve artık insanlığın tamamen benimle tanımlandığını hissetmeye başladım. | TED | في هذا العالم الجديد، ببطء، أصبح الواقع افتراضياً وأصبح الافتراضي واقعياً، وبدأت أشعر أني لا أستطيع أن أكون الذي أردت أن أكون أو أقول ما فكرت به فعلاً، والإنسانية في هذا الوقت متطابقة تماماً معي. |
| Ve size biraz da olsa bahsetmek istediğim program maddi olarak desteklendi ve proje kapsamında resmin merkezinde çalışmakta olan gibi otomatik araçlarla ilgili. | TED | والبرنامج الذي أردت أن أحدثكم عنه بشكل بسيط هنا تم تمويله, وقد تضمن آليات مستقلة كتلك التي تمر عبر أسفل الصورة |
| Aslında ben de tam seni görmek istiyordum. | Open Subtitles | في الواقع ، أنت الشخص الوحيد الذي أردت رؤيته |
| Başka kimle konuşmak isteyebilirdin ki? | Open Subtitles | من الذي أردت التحدث إليه أيضا؟ |
| Benimle konuşmak istiyordun ya? | Open Subtitles | ذلك الكلام الصغير الذي أردت أن يكون عنده معي؟ |
| Şu çıkmamı istediğin adam, değil mi? | Open Subtitles | ذلك الذي أردت تقديمه لي؟ |
| Her şeyden önemlisi hayatımın kalanını birlikte geçirmek istediğim adamla orada tanıştım. | Open Subtitles | في نهاية الأمر، إنه حيث إلتقيت بالرجل الذي أردت أن أقضي حياتي معه |
| Ediyorum zaten. Kuru temizlemeciler, istediğim elbiseyi getirmediler. | Open Subtitles | أنا أكرهه , لكن المصبغة لم توصل الفستان الذي أردت ارتداؤه |
| Ediyorum zaten. Kuru temizlemeciler, istediğim elbiseyi getirmediler. | Open Subtitles | أنا أكرهه , لكن المصبغة لم توصل الفستان الذي أردت ارتداؤه |
| Aslında, benim de seninle konuşmak istediğim buydu. | Open Subtitles | اترى، ذلك في الحقيقة الذي أردت الكلام معك حوله. |
| Bankadan hesap belgemi aldım, mevcut bakiyemin olduğu yeri silerek, olmasını istediğim miktarla değiştirdim ve bana sadece çeklerin gönderildiğini hayal ettim. | Open Subtitles | ووضعت مجموعا جديدا مكانه وضعت تماما المبلغ الذي أردت رؤيته في البنك ففكرت: |
| Bunu söylemek istediğim tek "insan" sensin. | Open Subtitles | أنتِ هو الشخص الوحيد الذي أردت أن أقول له |
| Seninle tanıştırmak istediğim yeni asker bu. | Open Subtitles | هذا المجنّد الجديد الذي أردت تقديمه إليك |
| Sonra bu resimlere insanları katmak istedim. Bu yeni atmosferi sevmiş, hem insanları hem ortamı istiyordum. | TED | لذا كان الشيء التالي الذي أردت فعله هو وضع التفاصيل على الرسومات والأشخاص، لقد أحببت تلك البيئة، لذلك أردت أن أحظى بكليهما، الناس وهذا الجو. |
| Aslında ben de seninle bunu konuşmak istiyordum Sydney. | Open Subtitles | التي، سدني... الشّيء الذي أردت للكلام معك حول. |
| Ben de öyle istiyordum zaten. | Open Subtitles | ذلك هو الوقت الذي أردت أن نأخذها فيه |
| Başka kimle konuşmak isteyebilirdin ki? | Open Subtitles | من الذي أردت التحدث إليه أيضا؟ |
| Evet, benimle ne konuşmak istiyordun? | Open Subtitles | ما هو الشيء الذي أردت محادثتي عنه ؟ |
| Şu çıkmamı istediğin adam, değil mi? | Open Subtitles | -ذلك الذي أردت تقديمه لي؟ |