Onları Bana verdiğin kitapta taşıdım. | Open Subtitles | لقد حملتهم معي احتفظت بهم في الكتاب الذي أعطيتني إياه |
Onları Bana verdiğin kitapta taşıdım. | Open Subtitles | لقد حملتهم معي احتفظت بهم في الكتاب الذي أعطيتني إياه |
Bana verdiğin o kitabın arka kapağında öyle yazıyordu. | Open Subtitles | طبقاً للغلاف الخلفي لذلك الكتاب الذي أعطيتني إياه. |
Bana verdiğin parayla bulabildiğimin en iyisi bu. | Open Subtitles | هذا أفضل ما استطعت شراءه بالمال الذي أعطيتني إياه |
Bana aldığın pırlanta bilezik. | Open Subtitles | إنه سوار الماس الذي أعطيتني إياه |
Dün Bana verdiğin o nutuğun etkisinden kurtulmam çok zor oldu. | Open Subtitles | تعلمين, لقد أخذت وقتاً طويلاً لأتخلص من جلد اللسان الذي أعطيتني إياه البارحة |
Bana verdiğin telefon numarası, Lawrence Henderson'a ait. | Open Subtitles | رقم الهاتف الذي أعطيتني إياه يعود إلى لورانس هندرسن |
Fakat Bana verdiğin güvenli telefonu Kullanmıştım. | Open Subtitles | لكنّي إستخدمت الخط الآمن الذي أعطيتني إياه |
Bana verdiğin kalem gerçekten hoşuma gitti. | Open Subtitles | لقد أعجبني قلم الرصاص الذي أعطيتني إياه ؟ |
O olmadan, Bana verdiğin dosyadaki son şifreyi çözemiyorum. | Open Subtitles | ومن دونه، لا يمكنني فك شفرة ما تبقى من الملف الذي أعطيتني إياه |
Bu da, Catalina'ya yapılan gezi sırasında Bana verdiğin çek gibi olmasın? | Open Subtitles | هل هذا لن يحدث مثل الشيك الذي أعطيتني إياه |
Bana verdiğin IP adreslerinden birinin izini sürdüm. | Open Subtitles | تتبعت عنوان بروتوكول الإنترنت الذي أعطيتني إياه |
Bana verdiğin isim de bir kimlik koduydu. | Open Subtitles | والاسم الذي أعطيتني إياه كان هو رمز التفعيل |
NSA'yi hackleyemem biliyorsun ama belki Bana verdiğin diski yükleyebilirim ve taşıyor olabilecekleri silahların özelliklerini alabilirim. | Open Subtitles | أتدري شيئاً؟ لا أستطيع اختراق وكالة الأمن القومي ولكن ربما أمكنني رفع محتويات القرص الصلب الذي أعطيتني إياه |
Bana verdiğin anahtarı Manhattan'daki ilk federal bankanın kasasına kadar takip ettim. | Open Subtitles | لقد تتبعت المفتاح الذي أعطيتني إياه لصندوق وديعه مؤمن في الإتحاديه الأولى في مانهاتن |
Bana verdiğin "İki Şehrin Hikayesi" kitabındaki parmak izleriyle aynı. | Open Subtitles | البصمات من كتاب قصة مدينتين الذي أعطيتني إياه |
Bunun dün Bana verdiğin zarfla ilgili olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | أعتقد أن هذا مرتبط بالمظروف الذي أعطيتني إياه يوم أمس ؟ |
Bana verdiğin adresle tam olarak eşleşen adresteki evinde, dün ölü bulunmuş. | Open Subtitles | لقد عثر عليها مقتولة يوم الأمس في منزلها في العنوان الذي أعطيتني إياه, مطابقاً تماماً |
Bana verdiğin para. | Open Subtitles | هل تذكر المال الذي أعطيتني إياه ؟ |
Bana aldığın kitap. | Open Subtitles | إنه الكتاب الذي أعطيتني إياه. |
Doğru. İşe başlamamın üçüncü gününde Bana verdiğiniz kalem. | Open Subtitles | القلم الرصاص الذي أعطيتني إياه في ثالث أيام عملي |