| Dövüş Kulübü'ne ilk kez gelen bir herifin kıçı bir kurabiye hamuruydu. | Open Subtitles | أنت في نادي القتال شخص أخر غيرك وأنت خارجه الشخص الذي يأتي لنادي القتال للمره الأولي يكون ضعيفاً كالعجينه اللينه |
| Fakat bir de ayrıca, başkalarının hizmetinde geçirilen yıllardan gelen bir kibir var. | Open Subtitles | غرور الذي يأتي من الزهو بالدنيا، لكن هناك بعض الرجال من يزهو بخدمة البلاد |
| Bu tip yerlere gelen bir adam değilim. Ahmağın biriyim. | Open Subtitles | لست النوع من الرجال الذي يأتي إلى هذه الأماكن، أنا أحمق |
| Bize hala bu zaferi tattıracak vaktiniz var. | Open Subtitles | النصر الذي يأتي بصعوبة مذاقه مر |
| Bize hala bu zaferi tattıracak vaktiniz var. | Open Subtitles | النصر الذي يأتي بصعوبة مذاقه مر |
| O muhteşem yol tutuşun kaynağı da bu. | Open Subtitles | و هذا هو سر التوازن الرهيب الذي يأتي في السباقات |
| gelen bir treni durdurduk Hadi Çocuklar. | Open Subtitles | نعمل ، قمنا بتعليق القطار الذي يأتي من تلك النقطه |
| Çünkü sözde masumane insani yardımla gelen bir çeşit afet değil bu. | Open Subtitles | لأن هذه العاصفة ليست من النوع الذي يأتي لخدمة الإنسان |
| Evet, benim son duamı etmek için tam da ben uyanmadan azıcık önce yanıma gelen bir rahip. | Open Subtitles | نعم، الذي يأتي على لإدارة بلدي مشاركة الشعائر الحق قبل أن تستيقظ فجأة. |
| Her ne olursa olsun eve gelen bir adam. | Open Subtitles | هذا النوع من الرجل الذي يأتي دائما المنزل، مهما كانت. |
| Her hafta el falı baktırmaya gelen bir adam var; | Open Subtitles | في ذلك الرجل الذي يأتي كل أسبوع لأقرأ له كفّه... |
| Arkadaşlarıyla sohbetlerinizde sık sık gündeme gelen bir konu seç. | Open Subtitles | مجرد اختيار بعض الموضوع الذي يأتي في كثير من الأحيان... ... بين أصدقائك في المحادثة. |
| Bunun üstesinden gelen bir adamın kişiliğini nasıl yeniden inşa ettiğini görüyordunuz ve artık Amerika'da, George Foreman'dan daha cana yakın insan bulmak zordu. | Open Subtitles | 'لمشاهدة الرجل الذي يأتي للخروج منه ، 'الطريقة التي أعيد بناؤها شخصيته ، 'انه من الصعب العثور على أي شخص في أمريكا اجتماعي أكثر من جورج فورمان. |
| Kanınızın kaynağı, pınarı, başı yok oldu. | Open Subtitles | الأرث الذي يأتي منه دمائك .الملكية قد توقف |
| Tüm bunların, ailenin servetinin kaynağı. | Open Subtitles | إنه المكان الذي يأتي منه كل هذا ثروة العائلة |
| Kobaltın kaynağı da bu işte. | Open Subtitles | هذا هو المكان الذي يأتي الكوبالت من. |