| Başkan'la konuştum. Kanıt bulunana kadar askeri hareketi durdurmayacak. | Open Subtitles | تحدثت الى الرئيس وهو لن يوقف القوات ان لم نحصل على دليل |
| Başkan yardımcısı ve diğer protokole acil durum ikazı verildi. | Open Subtitles | وتم إعلام نائب الرئيس وهو يتبع البروتوكولات |
| Anlaşmaya göre ben Başkan, o Başkan yardımcısı olacak | Open Subtitles | سيصرح بأنني سأكون الرئيس وهو النائب |
| Başkan ile temas sağlandı, araçlarla geliyor. | Open Subtitles | دون أي اتصال مع الرئيس وهو في السيارة، |
| Senin amcan bir Başkan. Ziyaretçilerle görüşmez. | Open Subtitles | عمٌك هو الرئيس , وهو لا يقابل الزوار |
| Başkan hırpalanmış halde gelmişti. | Open Subtitles | ،وصل الرئيس وهو يعاني |
| Başkan'ın araçta yığılmış halini gösteriyor. | Open Subtitles | تظهر الرئيس وهو طريح الأرض |
| Başkan'ı görebiliyorum. Kendisi güvende. | Open Subtitles | بصرت الرئيس وهو في حالة آمنة |