| Diyelim ki, örneğin, astım yüzünden hastaneye gidip gelen çocuklara yardım etmeye çalışalım. | TED | ولنقل، على سبيل المثال، لنحاول أن نساعد الأطفال الذين يرتادون المستشفى بمرض الربو |
| - Hayır ama korkunun neden olduğu astım krizi öldürebilir. | Open Subtitles | ولكن يمكن أن تموت من نوبة الربو الناجمة من ذلك |
| Yakın zamanda astım şikâyetiyle doktoruma gittim çünkü nefes almakta zorlanıyordum. | Open Subtitles | وقصدتُ الطبيبة مؤخراً بسبب الربو لأنني مررتُ بتجربة ضيق تنفس عصيبة، |
| Çocuğumun astımı var, her ay cebimden 300 dolar çıkıyor spreylerine. | Open Subtitles | لدى طفلتي الربو ومن محفظتي سيكلف مستنشقها 300 دولار في الشهر |
| West Lake'de antrenman yaptığımdan beri Astımım tekrarlamadı. | Open Subtitles | أمي منذ أن بدأت في التمرين زال داء الربو أنظر غلي أبنتك |
| astım, kötü kokulu nefes, sarı dişler iğrenç bir cilt. | Open Subtitles | مثل مرض الربو رائحة النفس الكريهة وإصفرار الأسنان بشرة مقرفة |
| astım hastalığının ekonomik yükü HIV ve tüberküloz hastalıklarının toplamından daha fazla. | TED | و العبء الإقتصادي الناجم عن مرض الربو .تجاوز الأعباء الإقتصادية الناتجة عن فيروس نقص المناعة البشرية والسل مجتمعة |
| İlk olarak, bu dört maddeden hangisinin astım hastalarının akciğer sağlığı üzerinde en fazla etkiye sahip olduğunu çözmek istedim. | TED | في البداية, كنت أريد أن أعرف أي من هذه الملوثات الأربع لها الأثر الصحي السلبي الأكبر .على صحة الرئة عند مرضى الربو |
| Eğer hedefi iyileştirmenin bir yolunu bulabilirsek, astım hastalarını daha etkili bir şekilde tedavi etmenin de bir yolunu bulmuş olacaktık. | TED | لأنني أدركت ,أننا إذا وجدنا طريقة لاستهداف المعالجة يمكننا أيضاً أن نجد طريقة .لمعالجة مرضى الربو بفعالية أكثر |
| Sizden kendinizi Julie'nin yerine veya astım hastası veya bir başka akciğer bozukluğu çeken bir yakınınızın yerine koymanızı istiyorum. | TED | لذلك أريدكم أن تتخيلوا أنكم في مكان جولي أو أي شخص قريب منكم .يعاني من الربو أو من أي اضطراب في الرئة |
| Julie astım tedavisi olmak üzere doktorunun muayenehanesine gidiyor. | TED | جولي ذهبت إلى عيادة طبيبها .لتعالج مرض الربو الذي تعاني منه |
| Kısaca bahsetmek gerekirse, bu ülkede astım problemimiz var. | TED | نذكر بإيجاز، لدينا وباء الربو في هذا البلد. |
| Suçlu veya utanç hissederlerse depresyonun astım veya diyabet gibi tıbbi bir durum olduğunu hatırlatın. | TED | إذا كانوا يشعرون بالذنب أو الخزي، وضح لهم أن الإكتئاب هو حالة مرضية طبية، مثل الربو أو مرض السكري. |
| South Bronx'daki çocuklardan dörtte birinde astım var. | TED | هناك واحد من كل أربعة أطفال ممن يعيشون في جنوب برونكس يعاني من الربو |
| Kız kardeşim Toby, 1 yıl boyunca hafif bir astım hastalığı geçirmişti de. | Open Subtitles | تبدو وكأنها تنفس حالة ربو اختى توبى كانت تعانى من حالة معتدلة من الربو منذ عام |
| Bayan Angelucci o tüylerin seni astım yapacağını söylüyor. | Open Subtitles | قالت السيدة أنجلوتشى أن تلك الريشات قد تصيبك بداء الربو |
| Oğulları da, birinin astımı vardı, eskisi kadar hasta değillerdi. | TED | أبناؤها، كان أحدهم يعاني من الربو لم يعودوا مرضى كما كانوا من قبل |
| Genelde astımı azdığı zaman beni arardı. | Open Subtitles | ، على الأغلب عندما يصيبه الربو . فإنه يقوم بالاتصال بي |
| Astımım yok artık, gözlük de takmıyorum. | Open Subtitles | شفيت من الربو ولا احتاج الى نظاراتى الان |
| Tamam, size astımın ne olduğunu kimsenin anlatmadığını farz edeceğim. | Open Subtitles | حسناً، سأفترض أنه لم يحدثك أحد من قبل عن أزمة الربو |
| Şu fantom astımlı söylediklerinde ciddi mi sence? | Open Subtitles | هل تعتقدى ان هذا المخبول ذو الربو كان يعنى ذلك حقا ؟ |
| Asit reflüsü astıma neden olur ve asit de midede kanamaya neden olur. | Open Subtitles | - اليسون ارتداد الحمض يسبب الربو و الحمض يهيج المعدة مما يسبب النزيف |
| astımdan dolayı hastaneye yatma oranımız ulusal ortalamadan yedi kat fazla. | TED | يبلغ معدل مرضى الربو بالمستشفيات سبع مرات من المعدل القومي |
| astımımı hatırladın mı? | Open Subtitles | لقد انتهت بعض الأمور أتذكر إصابتي بمرض الربو مثلًا؟ |
| Fısfıs derken astımlıların kullandığı astım spreyini mi kast ediyorsunuz? | Open Subtitles | بخاخ الربو يُساعد على التنفس ويُستخدم من قِبل المرضى الذين يعانون من الربو؟ |