| İkimiz de Tanrı'nın önünde diz çöküp lütfu için dua ediyoruz. | Open Subtitles | نحن على حد سواء الركوع أمام الله ونصلي من أجل بركته. |
| Kalbimi ezmek üzereyken onun önünde güçsüzce diz çökmek zorunda kalmıştım! | Open Subtitles | أُجبرتُ على الركوع بلا حول ولا قوّة بينما كاد يسحق قلبي |
| Hakkımı çalan bu kardeşe diz çökmektense Firavun'a diz çökmeyi tercih ederim.! | Open Subtitles | مستحيل ، إننى افضل الركوع لفرعون المصرى على الركوع لهذا الأخ الذى سلبنى حقى الشرعى |
| Yaşamak için diz çöküp sana yalvarmam gerekiyorsa ölmeyi tercih ederim! | Open Subtitles | بدلا من الركوع أمامكم لمجرد العيش أفضل الموت واقفا |
| Haşmetlim, eğilmek zorunda değilsiniz. | Open Subtitles | معاليك أنت لَسْتَ بِحاجةٍ إلى أَنْ الركوع |
| Yaşamak için diz çöküp sana yalvarmam gerekiyorsa ölmeyi tercih ederim! | Open Subtitles | بدلا من الركوع أمام لعين مثلك أفضل الموت واقفا |
| Eğer istersen diz çökebilirsin. | Open Subtitles | أنتَ تستطيع الركوع إذا أردتَ إنها تساعد أحياناً |
| diz çöküp onu parmağına geçirmek bana hayatta en büyük zevki yaşatırdı. | Open Subtitles | و راقِ و متفاهم مثلك تماماً لا أريد أكثر من الركوع و أضعه في أصبعك |
| diz üstüne çökme olayı klasiktir. O şekilde işlerin ters gidemez. | Open Subtitles | فكرة الركوع على ركبتك كلاسيكية للغاية إنها الفكرة الأفضل إطلاقا |
| İnsanların, yarattığınız resim önünde diz çökmesini istiyorsunuz. | Open Subtitles | وتريد من الناس الركوع أمام صورة التي تقوم بإنشائها. |
| Gümüş elbise ve altın zırhı olan herkes diz çökmeli. | Open Subtitles | يجب الركوع لأي شخص يرتدي درع مِنَ الفضة والذهب. |
| Sizin de bildiğiniz gibi, okul yönetmeliklerine göre eteğiniz diz çöktüğünüzde yerden 5 cm'den fazla olamaz. | Open Subtitles | تنص اللوائح المدرسة كما تعرفون جيّداً، لا ينبغي أن تكون التنانير أكثر من بوصتين عن الأرض عند الركوع. |
| diz çökmeyip halkayı öpmediğimiz için bizi affedin. | Open Subtitles | عليك أن تغفر لنا عدم الركوع وتقبيل الخاتم |
| diz çöküp Tanrı'dan af dileyin. | Open Subtitles | اريد منكم الركوع على ركبكم و الاستغفار للرب. |
| Düzgün bir şekilde diz çökmelisin ve doğru zamanda eğilmelisin. | Open Subtitles | يجب عليكِ الركوع بطريقة معينة والإنحناء في الوقت المناسب. |
| Yani senden daha yüksek kademelerin huzurunda diz çökmelisin. | Open Subtitles | لذلك يجب عليك الركوع بحضرة من هم أعلى منك شأناً. |
| Kimse özgür birine diz çöktüremez. | Open Subtitles | لا يستطيع أحدُ إرغامَ شخصٍ حرّ على الركوع |
| diz çökmezseniz seremoniye devam edemeyiz. | Open Subtitles | إذا كنت لا الركوع لا يمكننا إجراء الحفل. |
| diz çökmek hiç vakit almaz. - Kılıcını davasına ada. | Open Subtitles | الركوع أمامها لا يستغرق وقتاً تعهد بسيفك لقضيتها |
| Ben de sadakatinizin göstergesi olarak şimdi diz çökmenizi istiyorum. | Open Subtitles | اطلب منكم الان الركوع علامة على الولاء |
| eğilmek, telaşlanmak gibi saygı göstergesi de yok. | Open Subtitles | أو الركوع أو التدليل أو أي من طرق الإذعان. |