| Bakım bölümüne söyle kaygan zemine, kaymayan yapışkan koysunlar. | Open Subtitles | قل للصيانة أن يضعو صابون دبق لا يزحلق على تلك الارضية الزلقة |
| kaygan kenarları sayesinde böcekler doğrudan çiçeğin ortasına düşüyorlar. | Open Subtitles | الجوانب الزلقة تضمن بأنّها تسقط مباشرة الى المركز الزهرة المتوحشه. |
| Yollar çok kaygan, senin evde olman gerekir. | Open Subtitles | على الطرق الزلقة ، لذلك ينبغي عليك تكون في المنزل. |
| Bu işi yapacak olan kişinin kaygan parmaklı bir hemşire olmasını istediğimizden emin miyiz? | Open Subtitles | وقد كنت أتسائل هل نحن متأكدون أننا نريد ممرضة الأصابع الزلقة أن تعمل هذا ؟ |
| Bu soğuk ayaklı, kaypak parmaklı centilmenin sağına oturduğun zaman bakışlarını görmediğimi mi sanıyorsun? | Open Subtitles | تعتقد انني لم ار تلك النظرة التي مررتها لهذا القدمين الباردين، ذو الأصابع الزلقة السيد الذي في يميني عندما جلست؟ |
| Karanlığı, kaygan şeyleri, lağımda çıplak olmayı falan seviyorum. | Open Subtitles | أعني, أحبه أحب الظلام, وأحب الأشياء الزلقة, أحب كوني عارياً, في المجاري |
| Şu kaygan kayaların üzerinden yürüyeceğim. | Open Subtitles | سأمشي فحسب على هذه الصخرة الزلقة |
| Otel kaygan bir şeyler tarafından istila edildi. | Open Subtitles | الفندق ملئ ببعض الأشياء الزلقة |
| kaygan olduğu için de teker izi yoktu. | Open Subtitles | الطرق الزلقة لا تترك علامات للإطارات. |
| İnsanlar genelde ilişkileri kaygan yamaçlarda gezinirken titrerler.. | Open Subtitles | عادة ما يتعثّر الناس... في المنحدرات الزلقة للعلاقات |
| - Balık karnı kadar kaygan. | Open Subtitles | -إنها الزلقة مثل بطن الحوت و .. |
| Oh, şu kaygan yere dikkat et. | Open Subtitles | احذري من هذه البقعة الزلقة |
| Gerçekten çok kaygan. | Open Subtitles | الكلمة هي الزلقة. |
| Bu askılıklar kaygan. | Open Subtitles | هذه الشماعات هي الزلقة. |
| - kaygan yollara dikkat edin. | Open Subtitles | -كونوا حذرين على الطرقات الزلقة |
| - Veya kaygan şeyler. | Open Subtitles | - او الاشياء الزلقة |