| Geceleri erkekleri ziyaret eden bir ruh, genelde yaşlı bir kadın siluetiyle. | Open Subtitles | هي روح ذلك رجال الزيارات في الليل، عادة على شكل إمرأة عجوز. |
| Bilirsin, ziyaret kurallari sadece evli olanlarin bulusmasini sart kosar. | Open Subtitles | أتعلم، قواعد الزيارات تشترط أن العلاقات الجنسية تكون للمتزوجين فقط |
| Cezalı olanlara ziyaretçi yasak. Kuralları biliyorsun. | Open Subtitles | الزيارات ممنوعة على المعاقبين تعرفين القوانين |
| Askerlerin bir çoğu bunların eş ziyaretleri olup olmayacağını soruyor efendim. | Open Subtitles | عدد كثير من الطاقم يتسائلون هل هذي هي الزيارات الزوجيه, سيدي؟ |
| ziyaretler öğle yemeği bitiminde başlıyor. Gezinmememiz için sebep yok ya, çocuklar? | Open Subtitles | الزيارات تبدأ بعد الغذاء ، ربما يمكننا أخذ جولة، صحيح يا أبنائي؟ |
| Siktir, eş ziyareti ve sigara gibi olacak. | Open Subtitles | اللعنة، هذا يُشبِه الزيارات الزوجية و السجائِر |
| Knox, Tommy Egan'ın çevredeki iş yaptığı adamları ziyaret et. | Open Subtitles | . نوكس , قم ببعض الزيارات لزملاء محيطين بتومى إيجان |
| Anne ve babaların okula geldiği ziyaret günlerini hatırlıyorum, babam kaçırırdı. | TED | أذكر أيام الزيارات حين كان على الآباء أن يأتوا إلى المدرسة، لكن والدي كان يفوّتها. |
| yazıyordu. Pete'in sayfası her ziyaret edildiğinde Dave amcaya mesaj geliyordu ve telefonu çıldırmış durumdaydı. | TED | الزيارات على الموقع تضاعفت بشكل كبير وهاتفه لا يتوقف عن الرنين |
| Hayır, üzgünüm. Tüm ziyaret günleri iptal edildi, aileler için bile. | Open Subtitles | لا ، أنا آسفة ، كل أيام الزيارات ألغيت حتى بالنسبة للعائلات |
| Cezalı olanlar ziyaretçi kabul edemez. Yani dikkatli ol. Ben ailemi görmek istediğimi sanmıyorum. | Open Subtitles | لكن التلاميذ المعاقبين لا يمكنهن تلقي الزيارات لذا، كن حذراً |
| Rahatsız edilmeden dinlen. Kim olursa olsun ziyaretçi yasak. | Open Subtitles | استرح دون إزعاج الزيارات ممنوعة، دون أي استثناءات |
| En önemlisi de HYB ziyaretleri temassız yani mahkumların, aileleri ile sarılmalarına bile izin verilmiyor. | TED | وعلاوة على ذلك، تقوم الزيارات على عدم الاتصال، يعني أنه لا يتم السماح للسجناء حتى بمعانقة أسرهم. |
| Bunun sonucunda Adalet Bakanlığı, tüm ülkede ziyaret kurallarını sertleştirip katı kurallar getirdi, aile üyesi bile olsa ergin olmayanların ziyaretleri yasaklandı. | Open Subtitles | و نتيجةَ لذلك، أصدرَت إدارة الإصلاحيات في الولايَة أقسى و أضيَق سياسات الزيارات في أي مكان في البلَد |
| Bunlar pahalı ziyaretler ve sistemi sürdürebilmek için bir çok müşteriyle ilgilenmek zorunda. | TED | تلك الزيارات باهظة الثمن وللحفاظ على نموذجها، عليها أن تقابل الكثير من عملائها لتغطية التكاليف. |
| Standart bir işlem her ne kadar ziyaretler onun işvereni tarafından düzenlense de. | Open Subtitles | إنه إجراء عادي بالرغم من أن الزيارات رتبت من قبل رب عمله |
| Şehir kulübü havuzuyla eş ziyareti karavanı arasında çok fark var. | Open Subtitles | يوجد فرق كبير بين حوض النادي و مقطورة الزيارات الزوجية |
| Benzer bir hikâye de, eyalet meclisi, mahkûmlar ve eşleri arasındaki eş ziyaretlerini yasaklayan bir kanunu kabul ettiler. | Open Subtitles | على صعيدٍ آخر, قام المجلس التشريعي بتمرير مشروع يحظر الزيارات الزوجية مابين السجناء وزوجاتهم. |
| Denediğimiz bu farklı yaklaşım nasıl daha iyi bir bakıma, daha iyi bir sağlığa ve acil servise daha az ziyarete yol açmıştı? | TED | ما هو هذا المنظور المختلف الذي حاولناه والذي أدى إلى عناية أفضل قليل من الزيارات إلى غرف الطوارئ، صحة أفضل؟ |
| Afrika'nın ortasında küçük ölçekli bir çiftçi için, bu ziyaretlerin matematiği tamamen bir sonuç vermez. | TED | بالنسبة لصغار المزارعين في وسط أفريقيا حساب عمل تلك الزيارات ببساطة لا يضيف ما يُحصل |
| Hesap etmek, korkmak, benzi sararmak şiir yazmak yerine, ziyaretlere gitmek dilekçeler yazıp, kendini sunmak mı? | Open Subtitles | وأن أخاف من أكون رخيصا؟ وأن أفضل الزيارات الاجتماعية على الشعر؟ وأن أكتب أبيات الرضى وأقدَّمُ على رؤوس الأشهاد؟ |
| Kimin umurunda? Önemli olan eş ziyaretlerinin tekrar başlayacak olması. | Open Subtitles | المُهِم أنهُ علينا أن نُعيد الزيارات الزوجية |
| Sigarayı yasaklayarak, eş ziyaretini yasaklayarak. | Open Subtitles | حسناً, حظرت التدخين, حظرت الزيارات الزوجية. |
| O ziyaretlerde ben size kendimi beğendirmeye çalışmıştım. | Open Subtitles | أردت أن أنذر نفسي لك من خلال تلك الزيارات. |
| Hatta bu ziyaretlerden hiç bahsetmeyelim. | Open Subtitles | في الحقيقة، لن أذكر له هذه الزيارات إطلاقاً |
| Tek güzel zaman, arkadaşlarımın ziyaretime geldikleri görüş günüydü. | Open Subtitles | لكن الناحية المشرقة الوحيدة كانت يوم الزيارات عندما أرى أصدقائي |
| Acil ziyaretlerinde de, sebep olduğun sakatlıkları saymıyorum bile. | Open Subtitles | و الزيارات لقسم الطوارئ بدون احتساب الزيارات التي تسببت بها |