| Belki düğünü iptal ettiğini unutmuştur bile. | Open Subtitles | ربّما قد يكون نسي أنّهُ قد ألغى الزّفاف. |
| Marge, bu sefer sana hak ettiğin düğünü vereceğim. | Open Subtitles | مارج) ، هذه المرّة سأمنحك الزّفاف الذّي تستحقيّن) |
| Marge, çocuklarımız dışında, önceden planlanan bir düğünü hak ediyorsun. | Open Subtitles | تستحقّين يا (مارج) يوم الزّفاف هذا مهما كان الذّي خطّط له أولادنا في المقابل |
| Bana neler oluyor bilmiyorum. Sanırım sadece Düğün stresi. | Open Subtitles | لا أدري ماذا أصابني، أحسب أنّه ضغط الزّفاف |
| Merhaba. Ben bu düğünün ve kendi cenazemin planlayıcısıyım. Çünkü Düğün iyiye gitmiyor. | Open Subtitles | مرحبًا، إنّي مضيفة الزّفاف وأيضًا مضيفة جنازتي لأنّها لن تكون رائعة. |
| Ben düğüne gitmiyorum. | Open Subtitles | -لن أذهب إلى الزّفاف |
| Jake'i düğüne getirdim. | Open Subtitles | لقد أحضرتُ (جايك) إلى الزّفاف. ابني. |
| O zaman düğünün iptal olduğunu annene sen söyle. | Open Subtitles | حسناً، إذاً أخبرك أمّكَ أن حفل الزّفاف ملغى. |
| düğünü iptal edemezsin. | Open Subtitles | لا يمكنك الغاء الزّفاف. |
| Trask Radyo'yu alabilmek için düğünü mahvetmişlerdi. | Open Subtitles | (عندما قاموا باقتحام الزّفاف للوصول لراديو (تراسك |
| Sadece Düğün için yeterince para biriktirmem gerekiyor. | Open Subtitles | الآن، يجبُ عليَّ جمع بعض المال من أجل الزّفاف. |
| Kızıl Düğün'de kralını öldürdüklerinden beri onların tutsağı oldu. | Open Subtitles | لقد كان سجينًا لديهم منذ أن قتلوا ملكه في الزّفاف الأحمر. |
| Peki Kızıl Düğün'de kralını öldüren insanların neden eve gelmesine izin vereceğini sanıyorsun? | Open Subtitles | لِمَ تظنّ أنّ الناس الذين قتلوا ملكه في الزّفاف الأحمر قرّروا أن يتركوه يعود لدياره؟ |
| - ... Düğün videosunu bile denedim. - Gel buraya, gel bakalım. | Open Subtitles | لقد جرّبت حتّى فيديو الزّفاف - تعالإلى هنا - |