| Neden ki? çünkü kendisi Scotland Yard'dan bir dedektifmiş. Seni kullanarak bizi, beni gözetliyormuş. | Open Subtitles | لأنه محقق من اسكوتلانديارد, هذا هو السبب انه يتجسس علينا, علىّ, من خلالك |
| Hey, yo, önemli değil çünkü, bilirsin, etrafta çok fazla tarrak var. | Open Subtitles | لا لا هذا جيد السبب انه يوجد كثير ن رجال الشرطه هنا لذلك |
| Buna şaşırmadım, çünkü burada olduğumu bilmiyor. | Open Subtitles | حسنا ، هذا ليست مفاجأة 'السبب انه لا يعرف أنني هنا |
| Bu yüzden sizi görmek istedi. Ninja'nın ilk görevi neymiş öğrenin! | Open Subtitles | هذا هو السبب انه يريد ان يراكم تعلموا الواجب الاول للننيجا |
| Bu yüzden Pier'a gitmek aptallıktı. | Open Subtitles | لذلك السبب انه من السخيف ان نذهب الى الجسر |
| Eminim bu yüzden bana içki... | Open Subtitles | اني متأكد بأن هذا السبب انه لم يحاسب عني مرحباً |
| çünkü, sana da getirebileceğim müthiş bir ilaç var elimde. | Open Subtitles | السبب انه لدي دواء سحري،سيكون بامكاني احضاره لكي |
| Affınıza sığınarak efendim şu an nefes almakta zorluk çekiyor olabilirsiniz çünkü geminin yaşam destek sistemi düzgün çalışmıyor. | Open Subtitles | السبب انه لربما الجميع يمر بأوقات عصيبة الآن في التنفس هذا لأن نظام دعم الحياة في السفينة |
| Babalarım için üzülüyorum diyelim çünkü, yoğun terapi masrafları için, üniversite fonumu bozmaları gerekecek. | Open Subtitles | دعنا نقول انا اشعر بالاسف لابي. السبب انه على الارجح سيخصم من صندوق تامين جامعتي للدفع للعلاج النفسي |
| Ve dikkatli ol çünkü seni de oyuna getiriyor. | Open Subtitles | وتوخي الحذر 'السبب انه ليس امامه لحوم البقر مع أنت أيضا. |
| çünkü içeri girdiklerinde yapacakları şey hepimizi öldürmek. | Open Subtitles | 'السبب انه بمجرد ان ادخل الي هنا هذا ما كنت سأفعله. |
| İnanması zor, biliyorum. - Evet, çünkü doğru değil. | Open Subtitles | جيك, أعرف أن هذا أمر يصعب تصديقه نعم, 'السبب انه ليس حقيقيا |
| ...çünkü beni sinirlendireceğini biliyordur. | Open Subtitles | 'السبب انه يعرف انه سيكون شخ قبالة لي ، هل تعلم؟ |
| Bu yüzden iyi bir eğitim almak zorundasın. | Open Subtitles | هذا هو السبب انه يجب عليك ان تحصلي على ثقافة جيدة |
| Bu yüzden iyileşmem uzun sürüyor. | Open Subtitles | هذا هو السبب انه استغرق وقتاً طويلاً للشفاء |
| Zaten bu yüzden orada vakit geçirmeyi bıraktım. Pekâlâ. | Open Subtitles | هذا هو السبب انه ينتهي بي الامر انفق الكثير من المال هنا |
| Evet, bu yüzden onu hayatta tutmak için kanuni hakkım vardı. | Open Subtitles | أجل , وهذا بالضبط السبب انه من مصلحتي بقائه حي |
| Güçlü kokuları fazla saklamamak gerektiğini biliyor, o yüzden gövdeleri birkaç gün içinde atıyor. | Open Subtitles | هو يعرف انه لا يبقى روائح قوية لفترة طويلة وهو السبب انه يتخلص من الجثث خلال ايام قليلة |
| Bu yüzden yakınlık gösteren her şeyden kurtulmuş olabilir. | Open Subtitles | هذا هو السبب انه تخلص من كل الامور التي تدل على العلاقة الحميمة |
| Yani, bu yüzden buraya gelmem harika birşey. | Open Subtitles | أعني، وهذا هو السبب انه امر رائع جدا المجيء إلى هنا. |