| Biliyorum, ama frekansı tam olarak bulamazsak, yanlışlıkla bütün yelekleri patlatabiliriz. | Open Subtitles | أعرف، ولكن إن لم يكن التردد صحيحاً فربما نفجر كل السترات بالخطأ |
| ceketler, ayakkabılar, kemerler, eldivenler, pantolonlar, cüzdanlar, çantalar ve dahası bir sonraki sorumuz şu: | Open Subtitles | السترات والأحذية والأحزمة، والقفازات، والسراويل، والمحافظ، والمحافظ، وغيرها، والسؤال التالي هو واضح : |
| Koruyucu ceketler ve kurşun geçirmez yelekler çok popülerdir çünkü rahat hareket etmeyi sağlar. | Open Subtitles | السترات الواقية من الرصاصة منتشرة بكثرة لإنها متاحة كمجموعة من الأقتراحات |
| Beni hoş görün. Bu ceketleri 5'e kadar bitirmem lazım. | Open Subtitles | اعذريني أرجوك علي أن أنهي هذه السترات في الساعة الخامسة |
| Sırtından deri ceket eksik olmayacaktır bence. | Open Subtitles | ذلك سيُبقيكِ في السترات الجلدية حسبما أعتقد. |
| İlk atışlar, patlayıcı yelek giyen düşmanları öldürmek için olacak. | Open Subtitles | الطلقات الأولية سوف تقضي على الارهابيين الذي يرتدون السترات المفخخة |
| O yeleklerin kaynağı bulunana kadar endişeli olmaları gerekir zaten. | Open Subtitles | وهم يحب عليهم ذلك حتى نعثر على مصدر تلك السترات |
| Kitap okuyoruz, kazak örüyoruz farelerimize numaralar öğretiyoruz. | Open Subtitles | نقوم بالقراءة و نحيك السترات و ندرب جرذاننا لأداء الحيل البهلوانية |
| Şimdi de Afganistan'da o yelekleri kullanan bir Deniz Piyade Birliği'ne ulaşmaya çalışıyoruz. | Open Subtitles | و الآن نحن نحاول استعاده بعض تلك السترات من إحدى قوات المارينز فى مناوره فى أفغانستان |
| Laboratuarda, hatalı yelekleri olan, üreticisi değil miydi? | Open Subtitles | لذا لم يكن المتعهد فى المختبر مع السترات المعيبه؟ |
| Patron, yasal olarak, üretici firma yelekleri yok etmek için bir geri dönüşüm şirketi ile anlaşmalı. | Open Subtitles | قانونياً يا رئيس المصنع يجب أن يقوم بتوظيف شركه لإعاده التدوير لتدمير السترات |
| Çok üzgünüm, çocuklar, ama blazer ceketler gidiyor. | Open Subtitles | ،إنيّ مُتأسفٌ للغاية يارفاق .لكن لابدَ من أن تتركوا السترات |
| Telefonları sessize alın. Bagajda çelik yelekler var, giyelim. | Open Subtitles | هناك السترات الواقية من الرصاص في الظهر. |
| Turuncu yelekler, tüfekler, ve soğutucu mu? | Open Subtitles | السترات البرتقالية ، والبنادق ، والبيرة الباردة. |
| Sadece generallerin böyle ceketleri var. | Open Subtitles | الجنرالات فقط هم الذين يرتدون مثل هذه السترات هذه الأيام |
| Burdaki güvenlikte ceket renkleriyle belirlenen hiyerarşik bir düzen var. | Open Subtitles | كما ترون، هناك تسلسل هرمي في لون السترات مبني على المسؤوليات الأمنية. |
| Bilgisayarlarına girdi ve yelek satışlarının izini sürdü, ona kadar. | Open Subtitles | دخل كمبيوتراتهم وتتبع مبيعات السترات إليه |
| Uyuşturucu satıcıları ateş edildiğinde hangi yeleklerin işe yaradığını bilmek istediler. | Open Subtitles | تجار المخدرات يريدون أن يعرفوا، فقط للفضول، أيّ السترات ستجدي نفعاً. |
| - Evet, kazak kraliçesinden gelene bak. | Open Subtitles | -أجل, قادماً من "ملكة السترات". |
| Pekala Betty, bu yeleklerden hangisini kapakta istiyorsun? | Open Subtitles | بيتي، اي نوع من هذه السترات تريدين تغطيتها؟ |
| - O kazaklar onu evde eğitim gören biri gösteriyor. Hey çocuklar, Rachel ile alay etmeyin. | Open Subtitles | تلك السترات تجعلها كأنها تدرس بالمنزل يا رفاق , لاتسخروا من ريتشل |
| Onlara ceketlerini verecek zamanım bile olmadı. | Open Subtitles | لم يكن حتى لدي الوقت الكافي لإعطائهم السترات. |
| Tamam. Ceketlerinizi çıkarın sonra fotoğraf çekilin. | Open Subtitles | حسنا، إخلعن السترات ثم لنأخذ تلك الصورة |
| Evet, McSwiggen Köyü. tepelerin yeşil, akıntıların temiz, ...ve kazakların çok kalın olduğu yer, ...içtiğin acı alkollerin soluk borundan geçerken yakmadığı ve kimsenin birbirini umursamadığı yer. | Open Subtitles | نعم إنها قرية مكسويقن .. حيث التلال خضراء و التيارات نظيفة و السترات سميكة جداً حتى الراهبة لا يمكنها توجيه الأصبع |
| Ve kıştı, bu yüzden seni kazaklarla sarardık. | Open Subtitles | وكان الشتاء ، لذا البسناك الكثير من السترات |