| Sence çok mu komik Hunter. Bir insanın kusurlarıyla alay etmen. | Open Subtitles | هنتر هل تجد الضحك من السخريه على رجل مريض ؟ |
| İddiaları yüzünden kendisiyle fazlasıyla alay edilmiş de olsa uzaydan bir radyo dalgası algılayan ilk kişi Tesla olabilirdi. | Open Subtitles | علي الرغم من السخريه الكثيره لدعواه ربما كان تيسلا اول من يستقبل اشاره من الفضاء |
| Babam sürekli onunla dalga geçtiği için ben de çok üzgünüm. | Open Subtitles | أنا أيضًا آسفه جدًا لأن والدي يستمر في السخريه علية |
| Senin düşlerinle dalga geçerdim ama keşke şimdi burada olsaydın. | Open Subtitles | لقد إعتدت السخريه من رؤاكٍ ولكن لكم تمنيت أن تكونى هنا اليوم |
| İronik, değil mi? | Open Subtitles | انه نوع من السخريه , اليس كذلك ؟ |
| Amerika'nın bugünlerde ironisiz olduğunu duydum. | Open Subtitles | سمعت في أميركا خاليه من السخريه |
| Dostlar ve ilişkiler yerine, alaycılığın ve tabancan var. | Open Subtitles | بدلاً من الأصدقاء والعلاقات تمتلكين السخريه والمسدس |
| - Brian, iğneli laflardan anlamaz o. | Open Subtitles | انه لم يفهم السخريه يا براين |
| Peki hangi noktada bir din alay edilebilecek kadar aptalca oluyor? | Open Subtitles | في أي مرحلة يصبح الدين سخيفاً حتى يمكننا السخريه منه؟ |
| Sabahtan beri ailenle bunu paylaşmak için didiniyorum sense anca alay et benimle! | Open Subtitles | كنت اشتغل طوال اليوم لاتشارك بها ،مع العائله الليله وكل ما فعلته انت السخريه |
| Diğer öğrencilerin kulaktan dolma bilgilerle onunla alay edip, ona eziyet çektirmeleri. | Open Subtitles | كان السخريه و العذاب من الطلاب الآخرين الذين قدتهم انت |
| Böyle milletin içinde alay etmek için mi? | Open Subtitles | حتى تستطيع السخريه منه أمام الجميع؟ |
| alay edilmediği ve acı çekmediği bir hayat. | Open Subtitles | حياة خاليه من السخريه و الأضطهاد |
| Bakın pek çok şeyimle dalga geçebilirsiniz. | Open Subtitles | أتعرفون ماذا؟ يمكنك السخريه من الكثير من الاشياء عني |
| dalga geçmeyi bırakıp arabaya girmeme yardım eder misin? | Open Subtitles | أيمكنكِ التوقف عن السخريه مني و مساعدتي على الإقتحام ؟ |
| Hıristiyan olduğu için dalga geçtiğimiz arkadaşımız. | Open Subtitles | إنها صديقتنا التي إعتدنا على السخريه منها لكونها مسيحيه |
| dalga geçemiyorum diye bahçe satışından bir sürü saçma şey almaya başladın. | Open Subtitles | بدأت هذا التحدي لكي تستطيع شراء الكثير من هراء المبيعات ولا أستطيع السخريه منك |
| İronik olarak ping pong oynadığın ergen kızlar da bunu yapıyor. | Open Subtitles | الفتيات المراهقات اللاتي يلعبن تنس الطاولة معك يفعلون ذلك على سبيل السخريه ! حسناً |
| Bu yüzden bana ironisiz Annie diyorlar. | Open Subtitles | (لهذا يسمونني (آني الخاليه من السخريه |
| Dostlar ve ilişkiler yerine, alaycılığın ve tabancan var. | Open Subtitles | بدلاً من الأصدقاء والعلاقات تمتلكين السخريه والمسدس |
| - Anlıyormuş iğneli laflardan. | Open Subtitles | انه يفهم السخريه |
| "Şahane" derken bir iğneleme sezdin mi sen de? | Open Subtitles | هل لاحظت اسلوب السخريه في كلامها عندا قالت هذا رائع |