| Dünyayı kurtarırsınız ve sizi Langley'de tozlu bir bodrum katına götürüp limonata ve kurabiye sunarlar ve madalyanızı gösterirler. | Open Subtitles | تنقذ العالم يرسلونك إلى بعض السراديب المغبره في لانجلي يعطونك شراب ليمون صغير وكوكيز |
| bodrum katları alıyorlar, apartman dairesine çeviriyorlar. | Open Subtitles | هم اشتروا السراديب كلها وحولوها إلي شقق سكنية |
| - Bill, o devasa kasalar nerede? | Open Subtitles | (بيل) ، أين هذه السراديب الكبيرة؟ |
| - Bill, o devasa kasalar nerede? | Open Subtitles | (بيل)، أين هذه السراديب الكبيرة؟ |
| Askerleri barındırdıkları yeri bulmak için yer altı geçitlerini kullanırız. | Open Subtitles | سنستخدم السراديب لنكتشف أين يُؤوون جنودهم |
| Şu yer altı geçitlerinden bahsettin. Onları Halifeliğe saldırmak için kullanıyoruz. | Open Subtitles | لقد ذكرت السراديب - كنا نستعملهم لمهاجمة جيش الخلافة - |
| Aslında, yeraltı mezarları depremlere eğilimlidir. | Open Subtitles | في الواقع تشهد السراديب هزّات أرضية |
| California'da fazla bodrum yoktur, değil mi? | Open Subtitles | ليس هناك العديد من السراديب في كاليفورنيا |
| Burası bir çeşit bodrum. Sanırım kilisenin. | Open Subtitles | هذا نوع من السراديب, صحيح تابع للكنيسة؟ |
| Blog yazarlığının doğduğu yer orası. bodrum katı. | Open Subtitles | ذلك حيث يعيش المدونون في السراديب |
| Sana söylemiştim. yer altı mezarları stabil değil. | Open Subtitles | السراديب غير مستقرّة |
| Reiter hâlâ yer altı mezarlığında. | Open Subtitles | -رايتر) ما يزال في السراديب) . |
| Yeraltı mezarları. | Open Subtitles | السراديب |