| Düşünceler aktarılabilir. Havada yolculuk edebilirler, hatta ta yıldızlara kadar. | Open Subtitles | الفكر ينتقل , يمكنة السفر خلال الفضاء , حتى إلى النجوم |
| Ya da gece yolculuk yapmak istemezsen duracağım yerde ucuz bir otel de var. | Open Subtitles | وإلا هناك اكثر من نزل لا يغلقون أبدا أذا لم ترغب فى السفر خلال الليل |
| Ya da gece yolculuk yapmak istemezsen duracağım yerde ucuz bir otel de var. | Open Subtitles | وإلا هناك اكثر من نزل لا يغلقون أبدا أذا لم ترغب فى السفر خلال الليل |
| Zamanda seyahat ederek sizlerin seçeceği herhangi bir tarihi eşyayı zamanımıza getirmek karşılığında her birinizle 10,000 sterlin iddiaya giriyorum. | Open Subtitles | سأراهن كل واحدٍ منكم بـ10,000 جنيه، بأني قادرٌ على السفر خلال الزمن وأجلب لكم معي أشياء من الماضي |
| Zamanda seyahat edebiliyorsan parayı vereceğim. | Open Subtitles | أجل, حسناً, إن كنت تقدر على السفر خلال الزمن, فسأدفع لك |
| Zamanda yolculuk, bu dördüncü boyutta yolculuk etmek anlamına gelir. | Open Subtitles | السفر في الزمن يعني السفر خلال هذا البعد الرابع |
| Ama şimdi en büyük deneyin zamanda yolculuk ya da bomba yapmak olmadığını biliyoruz. | Open Subtitles | و لكننا نعلم بأن أفضل تجربة ليست السفر خلال الزمن أو صناعة قنابل |
| Küçükken "Esrarengiz yolculuk"u izledim, kan akışında seyahat etmeyi ve biyolojinin hücresel boyutta çalışmasını görmeyi gerçekten sevdim. | TED | عندما كنت طفلاً، شاهدت "الرحلة المدهشة"، وأحببت حقاً قدرتي على السفر خلال مجرى الدم ومشاهدة علم الأحياء على مستوى الخلايا. |
| Gece yolculuk zor olur. | Open Subtitles | من الصعب السفر خلال الليل |
| Amerikan sağlık personeli 3 gün içinde seyahat edebileceğini öngörüyor. | Open Subtitles | تشير تقديرات الأخصائيين الطبيين الأمريكيين أنّ بإمكانه السفر خلال ثلاثة أيام |
| Doktor birkaç gün sonra seyahat edebileceğini söyledi. | Open Subtitles | قال الطبيب أنه بإمكانه السفر خلال أيام |