"السقيفة" - Translation from Arabic to Turkish

    • çatı
        
    • tavan
        
    • kulübede
        
    • kulübeye
        
    • kulübenin
        
    • barakada
        
    • Penthouse
        
    • verandanın
        
    • barakayı
        
    • kulübeyi
        
    • barakanın
        
    • sundurmanın
        
    • kulübe
        
    • veranda
        
    • barakaya
        
    PVC'ler, çatı kaplamaları, hatta kulübenin o pahalı kilidi bile kayıp. Open Subtitles الواجهة، ألواح السقف حتّى ذلك القفل الثمين على السقيفة قد اختفى
    Haklısınız. Direk çatı katına, buraya gelir. Open Subtitles ذلك صحيح انه يصعد مباشرة الى تلك السقيفة
    Sonra birden fark etti. Oğlu, dedem tavan arasında derken neyi kastettiğini. Open Subtitles و لاحظ فجأة ما قصده أبنه عندما قال أن جدّه في السقيفة
    O kulübede Jorge'ye daima bağırırdı. Open Subtitles كانت دائماً تصيح في هورهي في تلك السقيفة
    Bir seferinde yine kulübeye saklanmıştım fakat annem durumdan şüphelenmişti, okulda olduğumu sanıyordu bunca zaman. TED وفي إحدى المرات كنت في السقيفة فاشتبهت أمي بشيء وقد كانت تظنني في المدرسة.
    Uzak köşede bir baraka göreceksin. barakada bir merdiven bulacaksın. Open Subtitles فى الزاوية البعيدة ستجد سقيفة فى السقيفة ستجد سلم
    Denemek istediğim yeni bir tarif var. Penthouse pilici. Open Subtitles هناك تلك الوصفة التي لطالما أردت تجربتها، إنها تسمى دجاج السقيفة
    verandanın altında olduğunu bilselerdi, seni öldürürlerdi. Open Subtitles إذا علموا بأنك كنت أسفل السقيفة سوف يقتلونك
    Bu yüzden insanlar jakuzilerini çatı katına kurmuyor veya içlerinde bunları pişirmiyor. Open Subtitles لهذا لا يطهي الناس في تلك الأشياء او يركبوهم في السقيفة
    Asansörden çatı katına ulaşabilmen için anahtara ihtiyacın var, yani, katilin anahtara ihtiyacı vardı. Open Subtitles تحتاج إلى مفتاح للوصول إلى هذه السقيفة عبر المصعد، ذلك القاتل كان يجب أن يكون واحد.
    Başı, çatı katının kuzeyine dönük. Open Subtitles الوجه متوجه إلى الجهة الشمالية من السقيفة
    tavan arasında eskimiş bir takım planları olan bir adamla karşılaştı. Open Subtitles قد قابل رجلا ، بالصدفة ، يمتلك بعضا من المخططات القديمة في السقيفة
    Eğer tavan arasında, oynayacak boşluk olmasını seviyorsanız buna bayılacaksınız. Open Subtitles إذا أردت مساحة في السقيفة سوف تكون سعيداً
    Az önce onu tavan arasına sızmaya çalışırken yakaladım onaylamadığımı düşündüğü için böyle yapıyor. Open Subtitles ضبطته يتسلل إليها في السقيفة و فعل هذا بالتأكيد لأنه يظن أنني لن أوافق على هذا
    Carter'ın kulübede bulduğu formül ne oldu? Open Subtitles وماذا بشأن التركيبة التي وجدها كارتر داخل السقيفة
    Çim biçme makinesi dışarıda arkadaki kulübede, tamam mı? Open Subtitles إنّ قاطعة العشب بالخارج في السقيفة بالخلف، حسنا؟
    Gidip kulübeye bir bakayım. Sağlam kalmış mı bakalım. Open Subtitles سأذهب لتفقّد السقيفة وأحرص على كونها آمنة
    Tavuk kümesindeki boku temizle ve kulübenin arkasına at. Open Subtitles نظف القاذورات من قفص الدجاج والقيها خلف السقيفة
    Çoğu zaman, tek yaptığım barakada oturmak, bir iki çim biçme makinesini tamir etmeye çalışmaktı. Open Subtitles كنت معظم اوقت جالسا في تلك السقيفة مفكرا في جهاز جز العشب او جهازين
    Penthouse forumda tabi ki yazabilirsin. Open Subtitles أوه، متأكد، أنت يمكن أن تكتب إلى منتدى السقيفة.
    Şey, bildiğin gibi, her zaman verandanın ışığını senin için açık bırakıyoruz. Open Subtitles حسنا، كما تعرف، نترك دائما ضوء السقيفة لأجلك
    Ama yiyeceği ben çalmadım ve barakayı da ateşe vermedim. Open Subtitles ولكنني لم أسرق الطعام ، ولم أحرق السقيفة
    Bakın, kulübeyi o itti biliyorum ama çok üzgün ve barış yapmak istiyor. Open Subtitles أنـظر، أعلـم أنـه أزاحَ السقيفة وإنـه آسـفٌ جداً ويـودّ عـمل السـلام
    Evet, öyle olmalı. Şu barakanın hemen yan tarafında. Open Subtitles أجل، يجب أن يكون، إنه بالجانب الآخر من تلك السقيفة.
    sundurmanın karşısında sendeledi, parmaklıkları yakaladı ama ellerinin arasından kaydı ve düştü. Open Subtitles وترنح خلال السقيفة, وامسك بالسور ولكنه انفلت من بين يديه وسقط على الأرض
    Başlıklarımızı asabileceğimiz ve kaçırdığımız kuklaları saklayabileceğimiz bir yere ihtiyacımız vardı ve bu küçük kulübe müsait hale geldi. Open Subtitles كنّا بحاجة لمكان بعيد لتعليق قبّعاتنا وتخبئة دمانا المخطوفة وأصبحت هذه السقيفة الصغيرة متوفّرة لنا
    Antikalardan söz açılmışken veranda da çok ilgi çekici bir vazo var. Nereden buldunuz? Open Subtitles أتعلمين، بالحديثعن التحف، لديكِ جرة جميلة في السقيفة الأمامية
    Bu yüzden barakaya gittim şu büyük tahta kırpıcıyı aldım suyun yanındaki çalıları toplayıp ağacın dallarını budamaya başladım. Open Subtitles لذلك ذهبتُ إلى السقيفة أحضرتُ مجزّاً كبيراً وبدأتُ بقطع الأجمة قرب المياه

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more