| Bir gün okula gitmiştim ve çocuklar onlarla basketbol oynamama izin vermedi. | TED | ذهبت للمدرسة ذات يوم، والأولاد لم يسمحوا لي بلعب كرة السلة معهم |
| 2013 yılıydı ve Atlanta şehri Final Four basketbol maçlarına ev sahipliği yapıyordu. | TED | كان هذا في 2013، ومدينة أطلانطا كانت تستضيف مباراة نصف النهائي لكرة السلة. |
| Bu sepeti oraya götüreceksin, döndüğünde ben de atını vereceğim. | Open Subtitles | خذ تلك السلة له، وعندما تعود، سوف أجد لك حصاناً |
| sepete, sadece maymunun elinin girmesine yetecek büyüklükte küçük bir delik açarlar. | Open Subtitles | يعملون ثقب صغير في السلة يكفي فقط لأن يضع القرد يده داخلها |
| - Sepet! Saat 3 yönünde. - 3 yönü neresi? | Open Subtitles | السلة بتجاه الساعة 3 أي أتجاه هو الساعة 3 |
| Profesyonel basket takım üstümüze doğru geliyor, üstte ilk silâhlar. | Open Subtitles | انظر لهذا، فلدينا الفريق المحترف لكرة السلة يتوجه إلينا بالأسلحة |
| Yani, potaya yakın duruyorsam ve yakınımda kimse yoksa, bu iyi atıştır. | TED | لذلك اذا كنت وواقفا بجانب السلة و ليس هناك احد بجانبي، انها ضربة جيدة. |
| Herkes sepetin içinde otururken ben balonun üstündeydim, skysurf kayağımla aşağıya kaymaya hazırlanıyordum. | TED | الكل جالس في السلة وأنا كنت على أعلى البالون جاهز لكي أتزلج للأسفل بلوح تزلجي |
| Bütün çürük yumurtaları tek bir sepette toplamak... ve gözlerimizi bu sepetten bir an olsun ayırmamak niyetindeyiz. | Open Subtitles | فى الحقيقة , وضعنا كل البيض الفاسد الذى لدينا فى سلة واحدة و ننوى حراسة هذة السلة بعناية |
| basketbol şöhreti yoluna, hem oyuncu hem de koç olarak girebilen tek kişidir. | TED | هو الشخص الوحيد الذي وصل إلى قاعة مشاهير كرة السلة كلاعب وكمدرّب أيضاً. |
| Bekle! Bir basketbol takımı kurarız. İki su topu takımı. | Open Subtitles | يمكننا تكوين فريقين لكرة السلة و فريقين لـ بولو الماء |
| Görünüşe göre Debra'ya bir bahçe vaad etmiş ama sonra ona danışmadan beton dökerek kendisine bir basketbol sahası yapmış. | Open Subtitles | يبدو انه وعدها بجعل الأرضيةحشائش وبعد ذلك وبدون رأيها جغل طبقة خرسانية سمكها 4 بوصات تغطي ملعب كرة السلة لنفسه |
| Bu yüzden bisikletini siyaha boyayıp, koltuğu biraz kaldıracağız, güven bana çok güzel olacak, ve şu sepeti sökeceğiz. | Open Subtitles | ،لذا ، سنحول الزهري إلى أسود .. ونرفع المقعد ثق بي ، إنه يساعد على التخسيس ونزيل السلة نهائياً |
| Aslında bütün çürük yumurtalarımızı bir sepete koyduk, ve bu sepeti özenle korumayı düşünüyoruz. | Open Subtitles | فى الحقيقة , وضعنا كل البيض الفاسد الذى لدينا فى سلة واحدة و ننوى حراسة هذة السلة بعناية |
| Hey! Çocuğu duydunuz, sepeti teslim etti. | Open Subtitles | مهلا ، عليك أن تعترف بأنه قد أوصل تلك السلة |
| Maude filmimizde, Musa bebeği sepete koyuyorsun ve sazlıkların arasına koyuyorsun, tamam mı? | Open Subtitles | والآن مود، في فيلمنا ستضعين ..موسى الطفل الرضيع في السلة ثم تضعيه في النهر |
| Belki öndeki küçük sepete oturmana da izin verir. | Open Subtitles | ربما سيسمح لكِ بأن تركبي في السلة التي في المقدمة |
| Eğer yılan ile oynamak istemiyorsan Sepet ile uğraşmayacaksın. | Open Subtitles | لا تهزي السلة إذا لم تريدي أن تلعبي مع الثعبان |
| Pazar pikniğindeyiz. Keşke bir Sepet hazırlasaydım. | Open Subtitles | إنها رحلة شواء في ظهيرة أحد ليتني جلبت السلة |
| O gece bizim evde, maçtan sonra... bana basket oynamayı göstermiştin ya... | Open Subtitles | تلك الليلة في منزلي بعد المباراة عندما كنت تعلمني على كرة السلة |
| O kendini beğenmiş velet potaya ulaşmasın. | Open Subtitles | لا تتركوا ذلك الطفل المغرور يقترب من تحت السلة. |
| Çalışma masanın üzerine yayılıp uzanmış olabilirdin sayısız albayın sayısız çalışmada yaptığı gibi veya bir bez bebek gibi sepetin üzerine yaslanmışındır. | Open Subtitles | بالطبع , يمكنك أن ترقد بهدوء على المنضدة فى المكتبة مثل الكثيرين من أسلافك أو ألقيك فى السلة القديمة كدمية بالية |
| Enola'yı bulduğumuz sepette vardı! | Open Subtitles | كانت موجودة في السلة اللتي عثرنا بها على اينولا |
| Henry Gale balonun sepetine asiliydi. Boynu kirilmisti. | Open Subtitles | كان هنري جايل يتدلى من السلة و عنقه محطم |
| Yerel kütüphaneden Anarşist'in yemek kitabına baktığından beri bu meyve sepetini işaretleyip, izlemeye başladılar. | Open Subtitles | . لقد كان لديهم كاميرا فى تلك السلة وقاموا بتصويره . من أن سحب كتاب الطبخ ذلك من المكتبة المحلية |
| Çamaşır sepetinde annemin şişesi vardır. Yıllardır böyle. | Open Subtitles | أمي دائماً تحتفظ بزجاجة في السلة التي لديها من سنين |
| Bu yüzden çocuk basketi bırakıp, iş bulmak istedi. | Open Subtitles | لذالك ارد التوقف عن ممارسة كرة السلة والحصول على عمل |
| Yani daha sekiz yaşında oldukları için, topu potanın yakınına atmalarını sağlamaktan başka bir şey yapmıyorum. | Open Subtitles | حسناً, إنهم ثمانية لاعبون, لذا غالباً أنا فقط أساعدهم ليجلبوا الكرة إلى أقرب مكان من السلة |
| NBA oyuncularının boyu, vücutlarındaki emsalsiz tek öge değil. | TED | وهذه ليست الوسيلة الوحيدة التي تجعل أجسام لاعبي كرة السلة فريدة. |