| salata değil. Derek Mann. Neden böyle bir şey yapmış ki? | Open Subtitles | انا لا اتكلم عن السلطه,ديريك مان لم قد يكتب شيئا مماثلا؟ |
| Soyulmuş dil balığı, haşlanmış bir patates ve birkaç yaprak yeşil salata. | Open Subtitles | سوف تنال الصلاحيه لتقدم لى سمك محظور صيده مع طبق من البطاطس الجديده و قليل من السلطه الخضراء دون أى إضافات |
| Her zaman karşı cinsler arasında güç için savaş olacaktır. | Open Subtitles | دائماً سيكون هناك معركه من أجل السلطه بين الجنسين |
| güç mücadelesi yaptık, tekneden düştü. | Open Subtitles | ؟ صراع على السلطه,رميته خارج السفينه وانا ربحت |
| Shankar gücü seviyor. Thakarwadi'nin kahramanı rolünü oynuyor. | Open Subtitles | شانكر يحب السلطه, انه يلعب علي البطوله في سقر وادي. |
| En büyük endişemiz de tek bir Goa'uld'un güce erişmesi. | Open Subtitles | قلقنا الأكبر أن يصعد جواؤلد واحد فقط إلى السلطه |
| Sanırım Maria ve ekibi gücün kötüye kullanılmasının yozlaşmış kurumlar meydana getirdiğine parmak bastı. | Open Subtitles | أعتقد أن ماريا ومجموعتها أخبرتنا كيف أن سوء أستخدام السلطه يخلق مؤسسات سيئه |
| Böyle bir yetkin yok, General! | Open Subtitles | أنت ليست لديك السلطه أيها الجنرال |
| İstesem bile seni salma yetkim yok. Seni sorgulamaları için Bölge'ye vereceğim. | Open Subtitles | ليس لدى السلطه لاطلاق سراحك سوف احولك للمقاطعه للأستجواب |
| - Öğrendiğim kadarıyla Bay Mason, Otorite, bir gün sahip olmak istediğiniz bir şey. | Open Subtitles | ما اقصده ان هذه السلطه ستعطيك يوماً ما تريده |
| Herkesçe tanınan ve yetkisi olan biri ona kefil olabilir. | Open Subtitles | يجب أن يكون شخص في مكانة بارزة ولديه السلطه لكفالته |
| Her antrenin yanında çorba veya salata gelir. Salatayı bir kez alabilirsiniz. | Open Subtitles | كل زيارة يسمح بها بحساء مجاني,او اخذ صحن من بوفيه السلطه,ولمرة واحده رجاءا |
| Hey, hadi! salata sırası boşaldı. | Open Subtitles | هيا لنحضر بعض السلطه طالما انه لا يوجد احد هناك |
| salata sevmem ama, sosları severim. | Open Subtitles | أنا لا أحب السلطه بالتحديد أنا فقط أحب التوابل |
| Efendim, ona salata getiremem. Başım belaya girer. | Open Subtitles | سيدي انا لن استطيع ان اجلب لها السلطه ساقع في ورطه |
| "güç yozlaşmayı doğurur,... mutlak güç mutlak yozlaşma doğurur"' | Open Subtitles | واللورد أكتون هو مؤلف العبارة المقتبسه السلطه الفاسده والسلطة المطلقة الفاسده |
| İçlerinden biri, daha fazla para veya güç kazanmak için prensiplerine ihanet ederse, diğerleri de ona ihanet eder. | Open Subtitles | لو احدهم خان الامير بتراكم السلطه و الثروه في يده الاخرون سيخونوه |
| Merkezileşmiş, yemeğimizi asıl üretenlere karşı kullanılan bir güç. | Open Subtitles | سلطه مركزية وهذه السلطه تم استغلالها ضد الناس الذين ينتجون الغذاء الحقيقي |
| Ateş gücü dedin mi kimse benim .45'liğimi alt edemez." | Open Subtitles | حين يصل الأمر لايقاف السلطه "لاشىء يوقف سلاحى الــ "45 |
| En azından herkes öyle sandı ama kendilerine miras kalan gücü korumak için hayatta kalan bazı kişiler vardı. | Open Subtitles | ع الاقل هذا ما يعتقده الجميع ولكن هناك بعض الناس يبقون على قيد الحياة لحماية هذه السلطه الموروثه |
| Senin herhangi bir güce sahipmiş gibi görünmenin tek nedeni benim o gücü sana vermemdir. | Open Subtitles | .. السبب الوحيد الذي يجعلك تمتلك السلطه .. هو بسبب أني أعطيتكَ اياها |
| Başkanlıkla birlikte gelen gücün farkında mısın? | Open Subtitles | هل تعلم كمية السلطه التي تأتي مع الرئاسة؟ |
| Toprak kayıpları, politik hezimetler ve işsizliğin işkenceye dönüştüğü ülkede Nasyonal Sosyalistler iktidara geldiler. | Open Subtitles | القوميه الاشتراكيه سطع نجمها ...على كرسى السلطه .... فى بلاد تعانى من البطاله |
| Bana State of Illinois dairesinin verdiği yetkiye göre sizi... | Open Subtitles | بمقتضى السلطه الممنوحه لي من ولاية إيلينوي أنا , الأمن |
| Dick bana bunu yapma, hâlâ uyuyamadım, yorgunum ayrıca zamanı uzatma yetkisine sahip değilsin. | Open Subtitles | ديك لا تفعل هذا بى , انا مرهق و لم انم منذ ان جئت و أيضا انت عندك السلطه ان تغير الخطه |