| Ancak somon yumurtlamak için sürüyle kıyıya yaklaştığında katil balinalar takip eder. | TED | لكن عندما يتوجه السلمون كجماعات نحو الشاطئ ليبيض، فإن الحيتان القاتلة تتبعه |
| Bu tabak ne zamandır burada, ...somon, salmonella bakterisine dönüşmeye başladı. | Open Subtitles | هذا الصحن موجود هُنا منذ وقت طويل السلمون تحول إلى سالمونيلا. |
| Bonapart martıları mevsimin en lezzetli yiyeceklerini topluyor, somon yumurtaları. | Open Subtitles | نوارس بونابرت تقوم بجمع ،إحدى أفضل طيّبات الموسم بيض السلمون |
| alabalık yemek için ya deniz ya da akarsu kenarına gitmeli. | Open Subtitles | علي أن أكون بجوار البحر أو بخار لأتناول سمك السلمون المرقط. |
| som balığı taze ve tok ve birazcık fazla pişmiş. | Open Subtitles | كان السلمون طازجاً ومتماسكاً ومستوي أكثر من اللازم بقليل. |
| Ya da senin özel olarak Yemen somonu balıkçılık projesine derhal geçerli olmak üzere atandığını belirten bu kağıdı imzalarsın. | Open Subtitles | او تستطيع ان توقع هذا الخطاب مشيراً الى انك سعيد لتكون معنا, حصري لمشروع اصطياد السلمون في اليمن بشكل سريع |
| Onlar sadece yılda bir kez gerçekleşen bir olayı bekliyorlar somonların göçünü. | Open Subtitles | إنهم ينتظرون حدثا يحدث مرة واحدة فقط في السنة عبور أسماك السلمون |
| Ve açık sularda 2 aylık yolculuktan sonra somonlar kıyıya geliyor. | Open Subtitles | وبعد شهرين من الهجرة عبر المحيط المفتوح يصل السلمون إلى الساحل |
| Şeyh, somon projesinin detaylarını görüşmek üzere sizinle Glen Tulloch'daki konutunda görüşmek istemektedir. | Open Subtitles | الشيخ طلب من شركتك عن املاكه في قلين تولتش لتناقش اكثر بمشروع السلمون. |
| Aylarca süren sürekli somon avından sonra, ayıların çok doymuş olması imkansız görünüyor. | Open Subtitles | بعد شهور من مطاردة مستمرة لسمك السلمون يبدو شبه مستحيل أن تشبع الدببة |
| somon balıkları nehirin üst kısımlarına gidip yumurtlamak için yalnızca bekliyorlar. | Open Subtitles | السلمون ينتظرون فحسب حتى يتمكنوا بالإبحار عكس اتجاه التيار ليضعوا البيض |
| Ben limonlu mayonez yaparken sen de somon ezmesine başla. | Open Subtitles | إبدئي بإعداد لُب سمك السلمون بينما أنا أعد مايونيز الليمون |
| Tamam Bay Yargılayıcı, somon düzgün hazırlanırsa ağıza böyle balıksı bir tat gelmez. | Open Subtitles | حسناً سيدي القاضي انه فقط يحدث بأن سمك السلمون إذا أعد بشكل صحيح |
| Yıllarca Büyük Okyanus'ta beslendikten sonra somon balıkları yumurtlamak için dönüyorlar. | Open Subtitles | بعد سنوات من التغذي في المحيط الهادئ، يعود السلمون لوضع البيض. |
| Bu yosunla ilgili sorun şu ki somon balığı ve alabalığın yanı sıra dâhil olduğu ekosistemi de tehdit ediyor. | TED | المشكلة مع هذه الطحالب أنها تهدد سمك السلمون والسلمون المرقط والنظام البيئي للأنهار التي تغزوها، |
| bir somon gibi sürekli akıntının tersine savaşıyorsunuz, asla yeterli para yok, ihtiyaç çok. Yani işimle ilgili depresif bir eğilim benim çalışma şartlarımda her zaman mevcut. | TED | انت دائما تحارب عكس التيار كسمك السلمون المال لا يكفي ابدا و الحوجة اكبر لذلك هناك ميل للاصابة بالاكتئاب المصاحب للعمل |
| Kuzgun tüylerini dökerdi, ayı kürkünü ve somon balığı pullarını; sonra dans ederlerdi. | TED | يلقي الغراب ريشه، ويلقي الدب فروته، وتلقي أسماك السلمون قشورها، ومن ثم، تبدأ جميعًا بالرقص. |
| Bu koyda beş kilo kadar çeken... bir alabalık yaşıyor. | Open Subtitles | هنالك سمك السلمون في هذه المنطقة وزنه تقريباً 10 باوندات |
| Bir deniz lokantası bulup som balığı yiyelim. | Open Subtitles | لنجد مطعماً للمأكولات البحرية ونتناول البعض من السلمون الأحمر |
| Şef bugünün özel yemeğiyle tanınır, ki bu da Copper Nehri somonu, ve... | Open Subtitles | كبير الطبّاخين سعيد خصوصاً مع صيد اليوم، وهو سمك السلمون النهر النحاسي، و.. |
| Aynı zamanda yakaladığı somonların %90'ınını paylaşır. | TED | كما أنها تشارك ما يصل إلى 90٪ من سمك السلمون الذي تصيده. |
| Göçmen somonlar üremek için serin ve oksijen bakımından zengin sulara ihtiyaç duyarlar. | Open Subtitles | سمك السلمون المهاجر ، يحتاج لهدوء مياه تحتوي على الاكسجين جيد ، لتتكاثر. |
| Ve krilden Somona, ondan da balinalara kadar birçok canlı çeşidi için önemli bir besin kaynağı. | TED | وهى مصدر غذائى مهم للعديد من الفصائل البحرية ، من الكرل إلى السلمون وصولا إلى الحيتان. |
| Ben somonlu pilav alacağım. Ya sen, anne? | Open Subtitles | أنا سأطلب أرز مع سمك السلمون ماذا عنكِ يا أمي ؟ |
| Çocukluğumdan beri Somonun sadece kediler için olduğunu düşünürüm. | Open Subtitles | أعني، منذ طفولتي اعتقدت أن سمك السلمون طعام للقطط فقط. |
| Balıklar bu havuzlarda daha uzun kaldıkça yumurtlama sahalarına yolculuklarını tamamlama şansı azalır. | Open Subtitles | ،كلما طال انتظار السلمون بهذه البرك قلّ قدرتهم على اكمال رحلتهم لأراضي وضع بيضهم |
| Bu, yakindaki somondan gelen elektriksel isaretleri hissetti. | Open Subtitles | لقد شعرت بالذبذبات التي أصدرتها أسماك السلمون القريبة. |
| somon balıklarının donmuş dorukların altındaki nehirlere gelmelerine daha aylar varken bile tüm kışı burada uyuyarak geçiren bir tür somonları dört gözle bekliyor. | Open Subtitles | رغم أنه سيمرّ شهر قبل أن يدخل السلمون الأنهار تحت هذه القمم المجمّدة فإن نوعاً واحداً قضى الشتاء في سبات بالأعلى هنا |
| Çam fıstığı soslu ızgara Salmon sipariş ederdin. | Open Subtitles | كنت قد كان سمك السلمون المشوي والصنوبر السالسا المكسرات. |
| - Tasmanya alabalığını dene. - Evet, belki denemeliyim. | Open Subtitles | ـ جرب سمك السلمون المرقط ـ أجل، ربما علي تجربته |
| Neden her zaman o lanet, yaşlı alabalığın yanında oturmak zorundayım? | Open Subtitles | لماذا يكون معي هذه العجوز سمكة السلمون اللعينة فى كل مرة؟ |