| Baba, bizi bayanlar basketbol maçına getirmen çok aydınca bir davranış. | Open Subtitles | من الرائع يا أبى أن تصطحبنا الى مباراة كرة السله النسائيه |
| Bana göre, basketbol oyunlarını kazanmaktan çok cirosu ile ilgileniyor. | Open Subtitles | فى رأيي ، انه اكثر اهتماماً بالاعلانات عن كره السله |
| Benim bütün sorunum basket topunun büyük ellerimin küçük olmasıydı. | Open Subtitles | مشكلتي كلها مع كرة السله كانت الكره الكبيره, ايدي صغيره |
| Bisiklet sürdük, kardeşlerinle basket oynadık. Hiçbir şey değişmedi. | Open Subtitles | كنا نركب الدرجات ونلعب السله مع إخوانك لم يتغير شئ |
| Şirket tecrüben olmamana rağmen seni işe aldım. Sana daire, harika bir büro, her sabah bir sepet dolusu yağsız çörek verdim. | Open Subtitles | ولقد اعطيتك مكتب رائع وكنتى تلعبى معى السله يوميا |
| Hey kahraman, şu sepeti kaldırır mısın? Benim için fazlasıyla ağır. | Open Subtitles | ايها البطل احمل تلك السله انها ثقيله علي |
| Onları sepete geri koydum. | Open Subtitles | لقد أعدتها إلى السله و القضيب المعدنى أيضا أم أنتم فعلتم ذلك ؟ |
| basketbol oyununu benim sevdiğim gibi seven bir grup çocuk ile karşılaştım. | Open Subtitles | لقد وجدت مجموعه من الاولاد تحب لعب كره السله بالطريقه التى احبها |
| Geçen sene basketbol sahasında pek de gurur duymayacağım bir şey yaptım. | Open Subtitles | السنه الماضية فعلت اشياء على ملعب كرة السله أنا لست فخورا بها |
| Takıma girdiğimde, böyle mükemmel biriyle basketbol oynayabilmenin çok mükemmel olduğunu düşünmüştüm. | Open Subtitles | اعتقد انه جداً رائع ان العب كرة السله مع شخص رائع مثله |
| Onunla konuşmaya çalışıyordum ve o suçlu biriymiş gibi benden kaçınıyordu bundan dolayı ona haftalık basketbol oyununda yaklaştım. | Open Subtitles | إنني احاول أن اتحدث معه وهو يستمر بتجني كشخصٍ مذنب لذلك ذهبت إلى مباراة كرة السله الإسبوعيه الخاصه به |
| basketbol bahsine giriyor musun? - Kaça kaç veriyor? | Open Subtitles | اذا , انت فى هذه اللعبه انها مثل كره السله ؟ |
| İkincisiyse basket topumun başına ne geldiyse onu ekle. | Open Subtitles | ثانياً ما الذي حدث لكرة السله الخاصه بي؟ |
| Neredeyse hiçbir basket maçı televizyonda yayınlanmıyor. | Open Subtitles | مباريات كرة السله واخبارها لاتظهر لا التليفزيون |
| Çok güzel bir kız değilsin, göğüslerin de küçük hayatın bağlı olsa bir tane bile basket atamazsın. | Open Subtitles | انت لست جميله جداً انت ليس لديك اثداء و أنت لاتستطيعين القيام بـ رمي السله لأنقاذ حياتك |
| Evet. Göndermiş olduğun bir sepet dolusu kurabiye. | Open Subtitles | نعم , السله المليئه بالكعك التي أرسلتيها لي |
| Şu sepet, kıyı yakınındaki bir üzümbağından alınmış şarapla dolu. | Open Subtitles | هذه السله المليئه بالنبيذ من حقل بجانب الساحل |
| Hey kahraman, şu sepeti kaldırır mısın? Benim için fazlasıyla ağır. | Open Subtitles | ايها البطل احمل تلك السله انها ثقيله علي |
| Evet, seni hatırladım. Hediye sepeti almıştın. | Open Subtitles | نعم أنا أتذكركِ السله , الهدية |
| Giyotin sehpasındaydı, bıçak indi ve başı sepete düştü, başı yuvarlanırken Neil Diamond'ın "Solitary Man" şarkısını söylemeye başladı. | Open Subtitles | و كانت في المقصله , نزلت الشفره ... ثم سقط رأسها في السله ... , و تدحرج ... |
| Bir yere yaz onları ve tuvaletteki sepete koy. | Open Subtitles | إكتبيه وضعيه في السله جوار المرحاض |
| Bir sepetin içindeki küçük, şirin yavru köpekleri düşünün. | Open Subtitles | و الأن فكرو بذلك الجرو الأخير في السله من بينها جميعاً |