| Günde 151 milyon insan süpermarkette kasada bekliyor. | TED | 151 مليون شخص يقفون في كل يوم في خط السوبر ماركت |
| Bil bakalım geçen gün süpermarkette kiminle karşılaştım? | Open Subtitles | أتعلمين من التقيت في السوبر ماركت ذلك اليوم؟ من؟ |
| Sanırım süper markette yatmadığım tek adam sensin. | Open Subtitles | أنت من المحتمل الشخصَ الوحيدَ في السوبر ماركت الذي لم انام مَعة. |
| Bu eseri oluşturmak için çok sayıda hazır noodle aldım ve bunları stüdyomda, süpermarket izlenimi uyandıracak şekilde yerleştirdim. | TED | للقيام بهذا، اشتريت كميات كبيرة من كؤوب المعكرونة الفورية ووضعتها في الاستوديو الخاص بي، جاعلا إيّاها تشبه السوبر ماركت. |
| Sadece bir süpermarkete gideceksin ve 40 tatlı kaşığı şekeri orada bulacaksın. | Open Subtitles | يجب عليك مجرد الذهاب إلى السوبر ماركت وسوف تحصل على اربعين ملعقة |
| Yani, süper Market hattındaki şişmanlar bu adamı sevecekler. | Open Subtitles | الفتي البدين من السوبر ماركت سيحب هذا الرجل |
| Süpermarketin arkasındaki park alanında buluşalım. | Open Subtitles | نلتقى فى موقف السيارات خلف السوبر ماركت. |
| süpermarketteki püsküllü saçlı kızdan daha güzel miyim? | Open Subtitles | هل أنا اجمل من الفتاة التي كانت تلبس الريش برأسها في السوبر ماركت ؟ |
| Babanın pilleri bitmiş. markete gidiyor. | Open Subtitles | بطارية ابوكِ إنتهت مره آخرى إنه محصورُ في السوبر ماركت |
| 20'lerinde ve süpermarkette paranoyakça davranıyormuş. | Open Subtitles | تعرف، انه فى العشرينات و كان يتصرف بذعر فى السوبر ماركت |
| Bazen de süpermarkette üzüm yerim ve parasını ödemem. | Open Subtitles | و أحياناً أكل العنب فى السوبر ماركت و لا أدفع حقهم |
| Yarın da süpermarkette sattıkları ilaçlı şampuanla saçlarını yıkarsın. | Open Subtitles | يُمكنك فرك شعره بشامبو طبّي يُباع في السوبر ماركت. |
| Ama markette gördüm ki pudingin tanesi 25 sent. | Open Subtitles | لكني نظرت في السوبر ماركت و رأيت بأن عندهم كأس البودنج بـ 25 سنت |
| Onu geçen hafta markette gördüm. 16 yaşında falan. | Open Subtitles | رأيتها في السوبر ماركت الاسبوع الماضي كأن عمرها 16 |
| Başkaları görür. süpermarket kuyruğundayken çantanızdan yeniden kullanılabilir bez torbanızı çıkardığınızı görürler. | TED | سيلاحظك الأخرون حينما تكون داخل السوبر ماركت و تقوم بإخراج كيس البقالة معاد التصنيع |
| Bu ücret, örneğin stajyer bir süpermarket yöneticisinin maaşı kadar. | Open Subtitles | أنه راتب، على سبيل المثال، متوسط لمدير متدرب في السوبر ماركت. |
| Her neyse bu kadın... Ben bu süpermarkete yıllardır gidiyordum. Kadın beni tanır. | Open Subtitles | انا أذهب الى هذا السوبر ماركت منذ سنوات وهذه المرأة تعرفني |
| Tamam, bir rahip ve bir papaz süpermarkete girerler rahip domuz jambonu almak ister. | Open Subtitles | أعني ، حسنا قسيس وحاخام يذهبان إلى السوبر ماركت و يريد القسيس شراء لحم الخنزير فيقول الحاخام |
| SÜPER Market | Open Subtitles | ذهاب. أه، حسنا، هو متجر مثل السوبر ماركت. |
| Market hindisi gibi, üzerinde tek bir iz yok. | Open Subtitles | مثل ديك الحبش في السوبر ماركت ليس عليه خدش |
| Süpermarketin önünde bir helikopter oyuncağıydı. | Open Subtitles | لقد اعتادت هي ان تكون طائرة مروحية امام السوبر ماركت |
| Terry Rodgers'ın alışveriş yaptığı süpermarketteki bütün çalışanları kontrol ettim. | Open Subtitles | و موظفي التسليم الذين يعملون في السوبر ماركت حيث اشترى تيري رودجرز خضرواته |
| Öyleyse doğrudan markete gidelim. Haydi gel. | Open Subtitles | دعينا نَتّجهُ مباشرةً إلى السوبر ماركت.. |
| Buraya geldiğimiz gün yanıp kül olan süpermarketi kim tamir edecek? | Open Subtitles | من سيُعيدُ بناءَ السوبر ماركت الذي أحترقَ يوم وصولنا هُنا ؟ |
| Dün beni süpermarketten arayıp onu görüp görmediğimi sordular. | Open Subtitles | السوبر ماركت اتصل بى امس يسألون اذا كنت شاهدته. |