| kötü olan yanı ise sapık babaların göğüslerimi ellemeye çalışması. | Open Subtitles | السّيء في الأمر، هم الآباء المنحرفون الّذين يتقرّبون منّي جنسيّاً. |
| Açıklamalardan biri, fetüslerin kötü bir durumda ellerinden gelenin en iyisini yaptıkları şeklinde. | TED | إحدى التفسيرات هو أن الأجنة تختار أفضل ما في الوضع السّيء. |
| Peki, sonra ben de kötü polisi oynarım ve delirmiş gibi hareket ederim. | Open Subtitles | صحيح، ثمّ أمثّل دور الشّرطي السّيء و أغضب. |
| Belli ki çocuğun kötü bir arkadaşı varmış. | Open Subtitles | من الواضِح تماماً بأنّه ذلك الفتى الذي كان رفيقه السّيء |
| İz bırakıyorum. kötü havayı takip etmekten çok ondan kaçmaya alışkım. | Open Subtitles | أخلّف أثراً، فأنا معتاد أكثر على مجاوزة الطقس السّيء أكثر مِن اللحاق به |
| İz bırakıyorum. kötü havayı takip etmekten çok ondan kaçmaya alışkım. | Open Subtitles | أخلّف أثراً، فأنا معتاد أكثر على مجاوزة الطقس السّيء أكثر مِن اللحاق به |
| Yani demek istediğim, benim bu kötü davranışım birini kaybetmekle alakalı değil. | Open Subtitles | أترين، سلوكي السّيء .ليس مرتبط بخسارتي |
| Sanırım bu kötü adam. | Open Subtitles | أنا أظنّ بأنّ ذلك هو الرّجل السّيء |
| En kötü anında geldin. | Open Subtitles | -أنت تدخل علينا في التوقيت السّيء |
| kötü dede bugün gidecek gibi görünmüyor. | Open Subtitles | -لا يبدو أنّ الجدّ السّيء سيرحل الليلة . |
| Bir kaç yıl önce ortağı Kirk Denby ile çok kötü bir şekilde iflasa sürüklendiler. | Open Subtitles | مُنذ سنتين ... (وهو وشريكه (كيرك دينبي ... حصل لهم أمر الإفلاس السّيء هذا |