| Oradan çıkabilmek için tek yapman gereken cesur olmak. | Open Subtitles | كلّ ما بوسعكِ الآن هو امتلاكُ الشجاعةِ الكافيةِ للخروجِ مما أنتِ فيه |
| 57 cesur insanı hayatı için buna değer mi? | Open Subtitles | 57 مِنْ أصولِنا الشجاعةِ. هَلْ الحقيقة تساوي تلك؟ |
| Lucian'ın kalesine giren onlarca cesur ruhtan... sadece bir Vampir hayatta kaldı: | Open Subtitles | أعداد كبيرةِ من الأرواحِ الشجاعةِ "التي دَخلَت قلعةَ "لوتشيان مصاص دماء واحد ظل حيا "كريفين" |
| Genelde cesaret toplamaya çalıştıkları için birkaç kesik olur. | Open Subtitles | يُتأتئُ الناسُ القطعَ عادة بضعة أوقات يُحاولُ إثارة الشجاعةِ. |
| Buna cesaret yerine, ahlaksızlık diyebiliriz. | Open Subtitles | بدلاً مِنْ الشجاعةِ البعض قَدْ يسمونه قلة المبادىء الأخلاقيةِ |
| Hiç olmadığı kadar çok ihtiyacımız olan, cesaret hikayelerini sonraki nesillere aktarmakta başarısız olmamak. | Open Subtitles | أكثر مِنْ الأبد فى تاريخنا، لا يمكننا الإخْفاق في تمرير قصصِ الشجاعةِ هذه إلى الأجيال القادمةِ |
| Bugün çok cesur davrandın. | Open Subtitles | أظهرت الكثير مِن الشجاعةِ اليوم |
| Gösterdiği çabalarla cesaret Ödülü aldı. | Open Subtitles | إستلمَ حاجز على جائزة الشجاعةِ للجُهودِ في قرارِ قمعِ العمليةِ. |
| Gösterdiği çabalarla cesaret Ödülü aldı. | Open Subtitles | إستلمَ حاجز على جائزة الشجاعةِ للجُهودِ في قرارِ قمعِ العمليةِ |
| Bu cesaret madalyasını vermek benim için bir onurdur. | Open Subtitles | وإنه لشرفُ عظيمُ أن أَقدمَ وسام الشجاعةِ |
| Biz artık cesaret Yolunda yürüyeceğiz | Open Subtitles | نحن سَنَأْخذُ الآن طريق الشجاعةِ |
| Onu 11:48'de arar ve onaylatır 02:15'de Chico'dan biraz cesaret alır arka kapıdan çıkar ve Londra'ya yola koyulur. | Open Subtitles | تَدْعوه في 11: 48 للتَأكيد... صفقات قليلاً الشجاعةِ مِنْ تشيكو في 2: |
| Bir çok asker cesaret gösterisi yapmaya çalışırken Chance sadece işini yapar ve insanların onu küçüksemesini sağlardı. | Open Subtitles | حيث أكثر جنود البحرية يظهرون في معارض الشجاعةِ الخاطئة تشانس أراد أن يولي العناية إلى عمله كان في القيادة، ليجعل الناس يقللون من تقديريه |