| kişinin yalan söylediğini gösterir. | Open Subtitles | و هي علامةٌ على أنّ الشخص لا يقول الحقيقة. |
| O kişinin teknoloji alanında engin bilgileri olması lazım ama evet, sanırım bunu birisi yapabilir. | Open Subtitles | هذا الشخص لا بد أن يكون متقدماً في التقنية لكن أجل، أعتقد أنه يمكن لأحد فعلها |
| Bu da bir kişinin psikolojik sallamasının hiçbir özel eğitime gerek duymadığını kanıtlar. | Open Subtitles | وهذا يثبت بأن ذلك الشخص لا يحتاج اي تدريب خاص ليكبت مشاعره. |
| Benim için, biz bir kişiyiz ve o kişinin de çocuğu olmuyor. | Open Subtitles | بالنسبة إليّ نحن شخص واحد وهذا الشخص لا يستطيع إنجاب الأطفال |
| Ziyaret kartı veya ataması olmadan o kişinin değeri yok mu? | Open Subtitles | فإن الشخص لا تكون له قيمة؟ هل أن بناء المنزل أقل من أي مهنة؟ |
| Sustum, çünkü bu karmaşık bir gerçekti ve üstelik bir kişinin karmaşıklıktan korkup sessiz kalmasını asla onaylamayacağımı ta derinden bilirken, ben sessiz kaldım. | TED | توقفت عن الكلام لأن الحقيقة كانت معقدة، علي الرغم من أني أعلم من صميم قلبي، أن الشخص لا يجب عليه أبدًا أن يصمت خوفًا من التعقيد. |
| O kişinin hâlâ dışarıda bir yerlerde olduğunu düşünüyorum o yüzden bir silahım olursa kendimi daha güvende hissedeceğim. | Open Subtitles | أعلم أنّ ذلك الشخص لا يزال في الخارج... وسأشعر أكثر أمناً إذا... إذا كنتُ مسلّحة. |
| Hayır, bu kişinin hala... | Open Subtitles | كلا، نحن نعتقد أن هذا الشخص لا يزال... |