| Evet, altın istiyordum. Paranın satın alabileceği her şeyi istiyordum. | Open Subtitles | آجل أردت الذهب أردت كل الأشياء التى يمكنى بها الشراء |
| Çünkü bizim şubenin satın alma ödeneğinde yalnız 908 dolar kalmış onlar ise Sam Amcadan her istediklerini alabilirler. | Open Subtitles | لأن إدارتنا لاتملك سوى 908 دولار للقيام بعمليات الشراء بينما هم يستطيعون الحصول على المبلغ الذي يريدونه ،، مرحبا |
| Ne yaptığınızı biliyorsanız, ve satın alıyorsanız o zaman satın alma zamanıdır. | Open Subtitles | إذا كنت تعرف ما تقوم به وأنت تشتري، فقد حان وقت الشراء. |
| Önümüzdeki yaz 18 ve 35 yaş arasındaki her tüketicinin alışveriş merkezlerinde almak için can atacağı yeni tasarım ne olacak? | Open Subtitles | اذا ما تعرفين عن كل مواطن امريكي بين ١٣ و٣٥ سوف يموتون من اجل الشراء في المجمع التجاري صيف المقبل ؟ |
| Bakalım satın alım vaktinde olağan dışı bir hareketlilik var mıymış. | Open Subtitles | نرى لو كان هناك أيّ نشاط غير طبيعي بوقت عمليّة الشراء. |
| Hayır, hayır, hayır. Aslında buraya bir şey almaya gelmiştim. | Open Subtitles | لا, لا, لقد أتيتُ إلى هنا في الواقع بنيّة الشراء |
| Noelden iki gün sonra açılacak. satış elemanı ve yetiştirilecek alıcı olacağım. | Open Subtitles | سيفتحون في اليوم التالي ليوم العطلة وسأكون بائعة وأتدرب على الشراء أيضاً |
| satın alma teklifine bakma şansınız oldu mu diye merak ettim. | Open Subtitles | آتسآئل لحد آلان إذا سنحت لك الفرصه للإطلاع على عرض الشراء |
| Paranın satın alabileceği en iyi çim biçme makinesini sipariş edeceğimi düşünemiyor mu? | Open Subtitles | من يعتقد أننى سوف أقوم بإحضار أفضل جذارة حشائش ؟ المال يستطيع الشراء. |
| Ve Gelişme için satın Alma bugün 21 ülkede. | TED | الشراء لأجل التنمية الآن تعمل في 21 دولة، |
| Müşterilere denetim vermenin nihai yöntemiyse, satın almamalarını istemekten geçiyor. | TED | التمكين الأكبر للعملاء هو أن نطلب منهم عدم الشراء. |
| Bu üniformalı erkekler seksi neden satın almadıklarını gururla bildiriyorlar. | TED | يقومون بعرض رجالٍ ببدلات رسمية، يصرّحون بكل فخر عن سبب امتناعهم عن الشراء. |
| Bu tarihlerindeki en büyük satın alma, hiç bir milyardan fazla satın alma yapmadılar ve insanlar bunu nasıl bildiğimi sordular. | TED | لقد كان ذلك أكبر استحواذ في تاريخهم، فهم لم يسبق لهم الشراء بأكثر من مليار، وقد تساءل الناس: "كيف علمت ذلك؟" |
| Yöresel ürün satın almak yeni bir fikir değil ama bugünün dünyasında bunu alışkanlık haline getirmek yeni bir fikir. | TED | إن فكرة الشراء المحلي ليست بفكرة جديدة، لكن تحويلها إلى عادة في عالم اليوم لا يزال جديدًا. |
| Bu entegre ekosistem ile satın almak onlar için çok kolay, bir kaç tıklamayla her şey tamam. | TED | ومع هذا النظام الاقتصادي المتكامل أصبح من السهل عليهم الشراء بمجرد ضغطة زر. |
| alım emirlerini farklı hesaplara yayarsan canın da yanmaz. | Open Subtitles | انشر طلبـات الشراء على أكثر من حساب مختلف |
| Japonya'ya döndüklerinde de, alışveriş merakı dinmedi. | Open Subtitles | عند عودتهم لليابان، لم تخفّ حمى الشراء لديها |
| ve üçüncüsü: ücretsiz cibinlik vermek gelecekte bunu satın almaya | TED | والثالث هو: هل تقلل الناموسيات المجانية من الشراء المستقبلي؟ |
| New York'taki bilgisayara alım ya da satış talimatı verebilmek için. | Open Subtitles | لوضع أمر الشراء أو البيع في حاسوب نيويورك |
| Açılışta büyük bir Japon alımı bekliyoruz. | Open Subtitles | نتوقّع لليابانيين أن يدخلوا في مُزايدة على الشراء عند الإفتتـاح |
| Yaptığımız alımlar kenar mahalleden öteye gitmedi. | Open Subtitles | إن عمليات الشراء التي قمنا بها لم تتخط الأفنية حتى |
| Satışın nerede olduğunu söyle! | Open Subtitles | من الأفضل أن تخبرني أين ستتمُّ عمليّة الشراء. |