| Burnundan kıvılcım çıkıyordu. Öyle korktum ki. | Open Subtitles | الشرارات كانت تتطاير من أنفه ، كنت خائفاً جداً |
| Seni ilk defa orada gördüm, kıvılcım yağmurunun altında. | Open Subtitles | كانت هذه المرة الأولى التي أراك بها كنت تحت شلال من الشرارات |
| Seni ilk defa orada gördüm, kıvılcım yağmurunun altında. | Open Subtitles | كانت هذه المرة الأولى التي أراك بها كنت تحت شلال من الشرارات |
| Onu açtım, o beni açtı, sonra prizim kıvılcımlar çıkarmaya başladı Bir sonuç var mı? | Open Subtitles | اشغله , فيقوم بإثارتي وبعدها الشرارات بدأت تخرج من خارج مقبسي |
| Dürbünle böyle birbirilerini gözetlerken bakışları buluşur ve sonra kıvılcımlar uçuşmaya başlar, kalpleri küt küt atar. | Open Subtitles | بينما ينظرون لبعضهم البعض عن طريق المناظير هل الشرارات بدأت بالطيران و قلوبهم بدأت تقصف |
| Havada uçuşan kıvılcımlara çarpmamaya çalışıyorum. | Open Subtitles | أحاول البقاء بعيداً عن طريق تلك الشرارات المتطايرة |
| GüçIü bir ışık kaynağını kürelere doğru tuttuklarında kıvılcımların daha hızlı hareket ettiğini fark ettiler. | Open Subtitles | وجدوا أن، من خلال تسليط مصدر ضوء قوي على الكرات، يمكنهم أن يجعلوا الشرارات تقفز عبرهم بشكل أكثر سهولة. |
| Ya da yakıt borusu delindi... ve kıvılcım patlamaya sebep oldu. | Open Subtitles | أَو دبابة الغازَ ثَقبتْ و الشرارات وَضعتْها مِنْ عند الإصطدام. |
| Walsh bu garip balık tarafından yayılan gücün bir yıldırım ya da bir kıvılcım jeneratörü tarafından verilenle aynı olup olmadığını bulmak istiyordu. | Open Subtitles | أراد وولش أن يعرف ما إذا كانت الكهرباء المنبعثة من هذه الأسماك الغريبة هي ذاتها كهرباء البرق أو مولد الشرارات |
| Beyler, sizden ritimle uyumlu bir kıvılcım şelalesi istemiştim. | Open Subtitles | أيها السادة, سألت عن سلسلة من الشرارات التي تزامنت مع الإيقاع. |
| kıvılcım yoksa, çok da kafana takma di mi? | Open Subtitles | تعرفون, الشرارات ليست موجودة إنها ... إنها ليست موجودة فحسب |
| Anlaşmazlığınız bu tarz kıvılcım yaratıyorsa, birlikteliğiniz ne yapabilir siz düşünün. | Open Subtitles | لو كان تعارضكنّ يحدث مثل تلك الشرارات... فتخيلن ما قد تحدثه شراكتكنّ |
| Şimşek çakar, kıvılcımlar yağar. | Open Subtitles | الومضات الخاطفة, وابل من الشرارات |
| Evet her yerde kıvılcımlar uçuşuyordu. | Open Subtitles | كانت الشرارات تتطاير في كل مكان. |
| kıvılcımlar başka bir ipucunu çıkartıyor olabilir. | Open Subtitles | الشرارات ربما تقوم بتهجئة الدليل الثاني |
| Kafamdan kıvılcımlar çıkacak ve parmak uçlarımda şimşekler çakacak! | Open Subtitles | ستشتعل الشرارات فوق رأسي... وتضيء مع أطراف أصابعي! |
| Şu kıvılcımlara bak! -Şu an jantları üzerinde gidiyor da ondan, Jake. | Open Subtitles | يالهي ، إنظر إلى الشرارات. |
| Şimdi kıvılcımların uçuşmasını seyredelim. | Open Subtitles | و الان سنرى اذا تتطايرت بعض الشرارات |
| Birbirimize vurulduk. | Open Subtitles | تنتج الشرارات بلقاء البعض لبعضهم إنها تعرف |